MücriM
Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi 112
MücriM
Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
aSuDe
Admin
aSuDe


Rep Puanı : uğurböcüğü
Mesaj Sayısı : 2142
Site Aktifliği : 6286
Kayıt tarihi : 24/09/08
Yaş : 39

Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi Empty
MesajKonu: Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi   Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi EmptyPtsi Ağus. 17, 2009 10:01 am

Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi

Soru


Bazı hadis kitaplarında Peygamber (s.a.v)'e nisbet edilen şöyle bir rivayet geçmektedir. "Ölü, ailesinin üzerine, ağlama-sıyla azap çeker" Oysa Kur'an'in bildirdiğine göre kimse kimsenin günahını yüklenmez ve insan başkasının günahından ötürü sorumlu olmaz.
"...kimse başkasının yükünü taşımaz..." 110
Bu ayet yukardaki hadisle nasıl uyuşabilir? Hadis sahih mi değil mi? Şayet sahihse manası nasıldır ve biz yukardaki hadisle Kur'an'daki ayet arasında nasıl bir bağ kurabiliriz? 111

Cevap

Yukarda bahsettiğiniz hadis kesinlikle sahihtir ve şahinliği üzerinde de ittifak edilmiştir. Buharı ve Müslim bu hadisi İbn Ömer'den şu ifadeleriyle nakletmişlerdir. "Hz. Ömer vurulduğunda kızı Hafsa ona ağlamıştı. Bunun üzerine Ömer kendine gelince şunları söyledi; yavaş ol ey kızım! Peygamber (s.a.v)'in" Ölü, ailesinin üzerine ağlamasıyla azap çeker " dediğini bilmiyor musun?
Bir rivayette de şöyle geçmektedir; Hz. Ömer vurulduğunda baygınlık geçirmişti. Bunun üzerine kendisine feryatlar edilmiş o da uyanınca; siz Peygamber (s.a.v)'in "Ölü yaşayanların kendisine ağlamasıyla azap çeker." dediğini biliyor musunuz, demişti.
Her ikisi de Hz. Ömer'den rivayet edilmiştir. Aynı zamanda Hz. Ömer'den şöyle bir rivayette gelmiştir. Üzerine ağlandığı müddetçe ölü kabrinde azap çeker.
Buharı, Ahmet b. Hanbel ve Tirmizi: Muğire'den şu ifadelerle rivayet etmişlerdir. Kim Ölünün üzerine feryadı figan ederse onun feryadıyla ölü azap çeker.
Aslında burada önemli olan hadisin bir çok sahabeden sahih senetlerle gelmiş olmasıdır. Hatta, Suyuti bu konudaki hadisler mutevatirdir. Sıhhati üzerinde ileri geri konuşmanın bir anlamı yoktur, demiştir.
Şimdi manasına ve Kur'anla arasındaki uyuma gelelim. Eskiden beri bir çok alim bunun üzerinde durmuş ve bir çok te'viller yapmışlardır. Hafız İbn Hacer 'Fethu'l Bari1 adlı kitabında bu tevilleri nakletmiştir. Ben en önemli ve en kuvvetlilerini aktaracağım. Sıralamada ise Hafız'm sıralamasına bağlı kalmayacağım.
1) Hadisteki azapla kasdedilen onun sözlük manasıdır. Yani; mutlak elem çekmektir. Bununla uhrevi bir azap kastedilme-miştir. Ölü, ailesinin kendisi üzerine sızlanıp ağlamalarım duyunca acı çeker. Bilindiği gibi ölü kabirde ailesinden, yakınlarından ve onların yaptıklarından tamamen habersiz değildir, Onlar ne yaparlarsa yapılanları Ölü de görebilir. Taberi sahih senetle Ebu Hureyre'den şöyle rivayet etmiştir Kulların yaptıkları amelleri onların yakınlarından olan ölülere arz edilir. Bu hadis hakkında ileri geri konuşmak uygun kaçmaz. Çünkü Nu'man bin Berşir'den Buhari'nin, Sahihi'nde rivayet etmiş olduğu merfu hadis de bu hadis için delildir. Hâkim de bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir.
Hafız şöyle der: "Bu, mutekaddim alimlerden olan Ebu Cafer et-Taberi'nin tercihidir. İbn Murabıt, îyaz ve kendisine tabi olanlar da bunu tercih etmişlerdir. İbn-i Teymiyye ve muteahhirinden olan bir cemaat de aynı görüştedirler. Bahsi geçen hadisin sahih olduğuna delil olarak da Kayle "binti Mahreme'nin rivayet ettiği hadisi getirmişler Kayle şöyle der; Ey Allah'ın Resulü! onu ben doğurdum. Rebze gününde seninle birlikte savaştı. Sonra da hummaya yakalanarak öldü. Ben de devamlı ağlamaya başladım. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v) de şöyle buyurdular; sizden biri dünyadayken küçük arkadaşıyla (çocuğuyla) iyi bir şekilde geçinip de onun ölümü halinde 'Biz Allah'dan geldik ve yine O'na döneceğiz' derse mağlup mu olur? Muhammed'in nefsi Kudret elinde olana yemin olsun ki, sizden biriniz ağlarsanız küçük arkadaşı (Ölmüş olan oğlu) da ağlar. Ey Allah'ın kulları! ölülerinizi azaplandırmaym! İşte bu hadis de sahih olan hadisler arasındadır. Ebu Hayseme, İbn Ebu Şeybe, Taberani ve diğer hadis alimleri rivayet etmişlerdir. Ebu Davut ve Tirmizi hadisin bir bölümünü rivayet etmişler.
İbn Muratıp şöyle der: "Kayle'nin rivayet ettiği hadis bu mesele için bir nastır. Ondan kesinlikle ayrılamaz."
2)Hadiste geçen 'Azab'ın manası meleklerin ölüyü, ailesinin kendisine yaptığından dolayı kınaması anlamındadır. Ahmet b. Hanbel merfu olarak Ebu Musa'dan rivayet etmiştir. Ölü, yaşayanların kendisi üzerine ağlamasıyla azap çeker. Feryatlar edip, ağlayıp çağıran kişi şöyle derse; O benim kolum kanadım! O benim yardımcım! O benim şuyum buyum... Ölüye yaka paça çekilerek şöyle denir; sen onun kolu kanadı mısın? Sen onun yardımcısı mısm?
İbn Mace şu ifadelerle rivayet etmiştir. Ölü, her yönden güzel gösterilince bunun üzerine şöyle denir; sen böyle böyle misin?
' Tirmizi de şöyle demiştir: "Hiç bir ölü yoktur ki, ona ağıt yakan "O benim (güvendiğim) dağım! O benim dayanağım! gibi sözler söylediğinde de iki melek, sarsarlar ve; sen misin bu anlatılan, derler."
Buhari'nin Nu'man bin Beşir'in hadisinden 'Megazi' adlı kitabında naklettiği rivayet de yukarıda bahsettiğimiz hadisin sa-hihliği konusunda bir delil niteliğindedir. Nu'man bin Beşir şöyle der; Abdullah İbn Revaha bayılınca kız kardeşi ağlayıp sızlanmaya başlayarak şöyle diyordu; benim (güvendiğim) dağım! söylem böylem. Abdullah b. Revaha da ayılınca; benim için ne söylediysen melekler de bana; sen misin bu anlatılanlar diye çıkıştılar buyurmuştur.
3) Buharinin tercih edip de kesin olarak hükmünü koyduğu görüşü şudur; Hadiste kastedilen ağlamaktan maksat; her ağlamak değil de sadece üzerine ağıt yakılanlar feryadı figan edilenlerdir. Ölüden maksat ise; her ölen kişi değildir. Hadiste kastedilmek istenen ölü, hayatta iken aynı şeyleri kendileri de yapanlardır. Bu davranışlarıyla ailelerine kötü bir örnek oluyorlardı. Onlar hayatta iken bu tür şeyler yapmayı adet edinmişlerdi. Yakm akrabaları aynı şeyi yaptıklarında onları engellemek için herhangi bir çaba sarf etmiyorlardı.
Buhari konuyla alakalı olarak bir çok deliller ileri sürmüştür. Bunlardan bazıları şunlardır.
"Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradınızı öyle bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlarla taşlardır."
"Hepiniz çobansınız. Herkes kendi güttüğünden sorumludur."
"Hiç bir ademoğlu zulüm ile öldürülemez. (Ancak öldürülenin) kanından bir pay Adem'in ilk oğlunun üzerine yazılır. Çünkü o öldürme eylemini ilk olarak başlatan önderidir."
(Buhari ve Müslim, İbn Ömer'den rivayet etmişlerdir)
Tüm bunların gereği olarak; Ölü, sağlığında aile efradını terbiye hususunda kusurlu davrandığı için kendisi de azap çeker. Daha doğrusu bunun sıkıntı ve ızdırabmı kabirde hisseder. Oysa insan nasıl kendisini ateşten koruyorsa aile efradını da ateşten korumalıdır. Hakikatte ölü, aile efradının suçundan değil de kendi ihmalkarlık suçundan ötürü azaba nail olur.
Bu görüşümüzü te'yid olarak; cahiliye dönemindeki araplar, ölümlerinden sonra üzerlerine ağıt yakılması, ağlanıp sızlanması için vasiyette bulunurlardı. Bakın Tarefe ne diyor?
Ey Ma'bed'in kızı! Ben ölürsem,
Ağlayın layıkıyla,
Yaka-paça yırtın ben Ölünce geride. (Şiir)
Bir de şu var; yaka-paça yırtılmadan üzüntülü ağlamalara gelince bunlarda herhangi bir sakınca yoktur.
Ebu Mes'ud el-Ensari ve Kurza b. Ka'b'ın şöyle dedikleri rivayet edilmiştir. Musibet anında yaka-paça yırtmadan ağlamaya dair bize ruhsat verildi. Bu hadisi İbn Şiybe, Taberani rivayet etmiş, Hakim de sahih olduğunu söylemiştir.
Hafız İbn Hacer de şöyle demektedir Bütün bu söylenenleri bir noktada toplayabiliriz. Ölü üzerine ağlamak, ölüden ölüye değişik durumlar arzeder. Mesela şöyle söylenebilir; Ölümü halinde halkının kendisi için ağıt dökmelerini isteyen kişi, azap görür. Bir kişi aile halkının ağıt yaktığını bilir de onları bu adetten bile bile engellemezse, yaptıklarına razı olmuş demektir. Ama yaptıklarına razı değil de ailesini engellemede ihmalkar dav-ranmışsa, kınanır. Bütün bunlardan uzak olup, aile halkını ağıt yakmaktan engellemiş, ama aile halkı onun nasıhatlarına aykırı davranarak ölümünden sonra da kendisine ağıt yakarlarsa ailesinin bu günahından ötürü sadece incinir. Doğruyu en iyi bilen Allah Teala'dir. (Fethu'lBari c. 3 s. 393-397 baskı Mustafa Balebi)
Allame Münavi'nin bu konuyla alakalı olarak 'Feyz 'adlı kitabında şöyle bir yorumu bulunmaktadır. Hadisi şerifte geçen ölüden kasıt, ölmek üzere olan bir kişidir. Ölmek üzere olan bir kişinin azap görmesi ise şöyle olur; tam ölüm döşeğinde iken etrafında bağırıp çağıran insanlar onu büyük bir sıkıntıya düşürürler. Can çekişmesi zorlanır. Böylece büyük bir azap çeker.
Iraki de konuyla alakalı olarak şunları söylüyor Şöyle demek daha uygundur; ağlama seslerini duymak azabın ta kendisidir. Mesela biz nasıl ki çocuklarımız ağladıklarında ızdırap duyup acı çekiyorsak Ölü de aynı şekildedir. Şu halde hadisi şerifi hiç bir tahsise gitmeden zahir anlamında ele almak durumundayız. Kirmani de bu görüşü doğrulamaktadır.
'Azap' kelimesi sözlük anlamı bakımından kullanılmıştır. Ancak hadiste geçen 'ölü1 ölüm anında bulunan bir kişi olarak izah edilmiştir.
Böylece anlıyoruz ki; hadis aslında bireysel sorumluluk ilkesini benimsemede Kur'anla çelişmiyor. Şahinliğine ve sabitliğine dil uzatılamaz. Hele de bir çok şekilde doğru olarak yorumlanma imkanı varken.
Allame Münavi şöyle der: "Bazı kendi dallarında otoriter ilim adamları şöyle demektedirler; "Hiç kimse başkasının günahından mesul tutulmaz" ayetini ilk duyduğunda söz konusu hadisi şerifin ravilerinin yanlış rivayet ettiklerini söyleyerek yerinde dona kalan kişi, buraya kadar anlattığımız gerçeklerin ışığında hata etmiş olduğunu anlayacaktır. (Feyzu'l Kadir c. 2 s. 397)
Bu konuyla alakalı olarak şunu da kaydetmek de fayda vardır: Hz. Aişe (r.anh) de, soruyu yönelten kardeşimizin zannettiği gibi hadisi Kur'an'mn ifadelerine aykırı bulmuş ve rivayet edenleri azarlamıştır. İbn Ömer'den rivayet eden raviyi de yanılgı ve unutkanlıkla itham etmiştir. Bu anlamda hiç bir hadis duymadığını yalnız Müslimde de geçen şu hadisi bildiğini söylemişti; Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: "Ölü, kendi günahından ötürü azap çeker. Ehli ise onun üstüne ağlar."
Hz. Aişe'nin bir başka rivayeti de şöyledir: "Resulullah (s.a.v) ehlinin üzerine ağladığı ölmüş bir yahudi kadının cenazesinin yanından geçerken şunları söyler: "(Aile efradı) onun üzerine ağlıyor ama o ise kabrinde azap içinde." (Buhari)
Bir başka rivayet de ise; (Yine Hz. Aişe'den); "Allah Teala aile halkı ağladığı için kafirin azabını artırır. " Hz Aişe; sizin için Kur'an yeterlidir. Hiç bir kimse bir başkasının günahından sorumlu değildir, der. (Buhari)
Hafız İbn Hacer şöyle der; Hz. Aişe'ye ait olan ve ondan rivayet edilen yorumların hepsi birbiriyle çelişkilidir. Bu da gösteriyor ki; Hz. Aişe konuyla ilgili hadisi, bir başka hadisle reddetmemiştir. Aksine o, hadisin Kur'an'la çeliştiği hissine kapılmıştır. Hz. Aişe'nin son rivayeti, ölünün kendi aile halkının ağlaması nedeniyle daha fazla azap göreceğini isbatlamaktadır. Azap görmekte olan bir ölünün azabının, ağlama nedeniyle artması ile, başka bir suçu ve günahı olmasa da ağlamaktan ötürü ağlama nedeniyle azap görmesi arasında ne gibi bir fark vardır? Şayet hadisi zahiri manasında alacak olursak o zaman Kur'an'la çelişir.
Bundan dolayı alimler Hz Aişe'nin bu konudaki tutumlarını benimsememişlerdir. Muhakkak ki, Allah Resulün'den başka hiç kimse hatalardan korunmuş değildir.
Kurtubi de konuyla alakalı olarak şöyle der. Hz Aişe'nin bu hadisi inkar etmesi ve ravisini de unutkanlıkla itham etmiş olması ya da hadisin bir kısmını duyup bir kısmını duymadığını söylemesi olur şey değildir. Çünkü aynı manada bir çok rivayetler bulunmaktadır ve aynı zamanda hepsi de güvenilirdir. Hadisin doğru yorumlanabilme imkanı varken kalkıp da karşı çıkmanın hiç bir manası yoktur. (Feyzu'l Kadir c. 2 saife. 397)
İbni Teymiyye şöyle demektedir Mü'minlerin annesi Hz. Aişe'nin buna benzer bir çok görüşleri vardır. Bir tür yorum ve içtihat ile hadisleri reddetmiş, manalarının batıl olduğunu söylemiştir. Oysa durum hiç de böyle değildir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ailesinin Üzerine Ağlamasıyla Ölünün Azap Çekmesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Allah'in İnkar Edenlere Hemen Azap Vermemesİnİn Sirri
» Cevşen Üzerine ..
» Yasini Şerif Üzerine
» Şişmanlatmayan sofra adabımız üzerine..
» Giyim-Kuşam Üzerine İslamî Bir Bakış

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Soru-Cevap ve Güncel Fetvalar-
Buraya geçin: