MücriM
Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını... 112
MücriM
Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını... 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını... Empty
MesajKonu: Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını...   Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını... EmptyPerş. Tem. 16, 2009 10:23 am

Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını... 59047


Bismillahirrahmanirrahim

Adalet-i mahzâyı ifade eden "Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez." (En'âm Sûresi: 6:164.) sırrına göre, bir mü'minde bulunan câni bir sıfat yüzünden, sair mâsum sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adâvet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu; ve bahusus bir mü'minin fena bir sıfatından darılıp, küsüp, o mü'minin akrabasına adâvetini teşmil etmek,

"Muhakkak ki insan çok zalimdir." (İbrahim Sûresi: 14:34) sîga-i mübalâğa ile gayet azîm bir zulüm ettiğini, hakikat ve şeriat ve hikmet-i İslâmiye sana ihtar ettiği hâlde, nasıl kendini haklı bulursun, "Benim hakkım var" dersin?

Hakikat nazarında sebeb-i adâvet ve şerr olan fenalıklar, şer ve toprak gibi kesiftir; başkasına sirayet ve in'ikâs etmemek gerektir. Başkası ondan ders alıp şer işlese, o başka meseledir. Muhabbetin esbabı olan iyilikler, muhabbet gibi nurdur; sirayet ve in'ikâs etmek, şe'nidir. Ve ondandır ki, "Dostun dostu dosttur" sözü durub-u emsal sırasına geçmiştir. Hem onun içindir ki, "Bir göz hatırı için çok gözler sevilir" sözü umumun lisanında gezer.

İşte ey insafsız adam! Hakikat böyle gördüğü hâlde, sevmediğin bir adamın sevimli, mâsum bir kardeşine ve taallûkatına adâvet etmek ne kadar hilâf-ı hakikat olduğunu, hakikatbîn isen anlarsın. (Mektubat Sh. 255)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
ADÂLET-İ MAHZ(A) : Tam ve eksiksiz gerçek adâlet; ferdin cüz'i hakkını bütün insanlık için dahi olsa feda etmeyen adâlet.
SIRR : Gizli hakikat. Gizli iş. Herkese söylenmeyen şey.
CÂNİ : Cinâyet işleyen.
SIFAT : Nitelik, vasıf.
MAHKÛM : Aleyhinde hüküm verilmiş olan, dâvâyı kaybedip cezâlanan, birisinin hükmü altında bulunan; zorunda olan, katlanan.
ADÂVET : Düşmanlık, kin.
KİN : Gizli düşmanlık, garaz, buğz, adâvet.
HADSİZ : Sınırsız, sonsuz.
BÂHUSUS : Bilhassa, özellikle, bununla beraber.
MÜ'MİN : Allah'a ve emirlerine îmân eden, inanan.
FENÂ : Kötü
TEŞMİL : İçine alma, yayma, genişletme, genelleştirme.
SÎGA-İ MÜBÂLÂĞA : Bir şeyin pek mühim ve pek ileri olduğunu ifâde eden kelime hâli.
AZÎM : Büyük.
İHTAR : Hatırlatma, îkaz, uyarma, dikkat çekme.
HAKİKAT : Gerçek.
SEBEB-İ ADAVET : Düşman olmaya sebep.
ŞERR : Kötülük, günahkârlık.
KESİF : Koyu, çok sık ve sert, şeffaf olmayan.
SİRÂYET : Bulaşma, yayılmak, gelişmek.
İN'İKÂS : Yansıma, aksetme.
MUHABBET : Sevgi, sevmek.
ESBÂB : Sebepler.
ŞE'N : İş, gerek, tavır, hal, birşeyin özelliğinin fiilî görünümü, neticesi ve eseri.
DURÛB-U EMSÂL : Atasözleri.
TAALLÛKAT : Yakın akrabalar.
HİLÂF-I HAKİKAT : Gerçeğe zıt.
HAKİKATBÎN : Hakîkati gören, hakîkati anlayan ve hakîkate inanan.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Hiçbir Günahkâr Başkasının Günahını...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Günahkar akrabalarımız ile ilişkiyi kesmek doğru mudur?
» Hiçbir Kimseyi İhmal Etmeyen Peygamber Ufku

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Risale-i Nur-
Buraya geçin: