MücriM
İslamiyet, menfi milliyeti kabul etmez 112
MücriM
İslamiyet, menfi milliyeti kabul etmez 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 İslamiyet, menfi milliyeti kabul etmez

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

İslamiyet, menfi milliyeti kabul etmez Empty
MesajKonu: İslamiyet, menfi milliyeti kabul etmez   İslamiyet, menfi milliyeti kabul etmez EmptyCuma Eyl. 04, 2009 2:12 pm

Bismillahirrahmanirrahim

Üçüncü Mesele:


Fikr-i milliyet şu asırda çok ileri gitmiş. Hususan dessas Avrupa zalimleri, bunu İslâmlar içinde menfi bir surette uyandırıyorlar, tâ ki parçalayıp onları yutsunlar.

Hem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsanî var, gafletkârâne bir lezzet var, şeâmetli bir kuvvet var. Onun için, şu zamanda hayat-ı içtimaiye ile meşgul olanlara "Fikr-i milliyeti bırakınız" denilmez. Fakat fikr-i milliyet iki kısımdır:

Bir kısmı menfidir, şeâmetlidir, zararlıdır. Başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine adâvetle devam eder, müteyakkız davranır. Şu ise, muhasamet ve keşmekeşe sebeptir. Onun içindir ki, hadis-i şerifte ferman etmiş:

'İslâm dini kendinden önceki bâtıl olan fiil, hareket, âdet ve inanışları keser, kaldırır.'

ve Kur'ân da ferman etmiş:

Kâfirler, kalblerine cahiliyet taassubundan ibaret olan o gayreti yerleştirdiklerinde, Allah, Resulünün ve mü'minlerin üzerine sükûnet ve emniyetini indirdi ve onlara takvâda ve sözlerine bağlılıkta sebat verdi. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah ise herşeyi hakkıyla bilir. (Fetih Sûresi: 48:26.)

İşte şu hadis-i şerif, şu âyet-i kerime, kati bir surette menfi bir milliyeti ve fikr-i unsuriyeti kabul etmiyorlar. Çünkü müsbet ve mukaddes İslâmiyet milliyeti ona ihtiyaç bırakmıyor.

Evet, acaba hangi unsur var ki, üç yüz elli milyon vardır? Ve o İslâmiyet yerine o unsuriyet fikri, fikir sahibine o kadar kardeşleri, hem ebedî kardeşleri kazandırsın?

Evet, menfi milliyetin tarihçe pek çok zararları görülmüş. Ezcümle, Emevîler, bir parça fikr-i milliyeti siyasetlerine karıştırdıkları için, hem âlem-i İslâmı küstürdüler, hem kendileri de çok felâketler çektiler.

Hem Avrupa milletleri şu asırda unsuriyet fikrini çok ileri sürdükleri için, Fransız ve Almanın çok şeâmetli ebedî adâvetlerinden başka, Harb-i Umumîdeki hâdisât-ı müthişe dahi, menfi milliyetin nev-i beşere ne kadar zararlı olduğunu gösterdi.

Hem bizde, iptida-yı Hürriyette, Babil Kalesinin harabiyeti zamanında "tebelbül-ü akvam" tabir edilen teşâub-u akvam ve o teşâub sebebiyle dağılmaları gibi, menfi milliyet fikriyle, başta Rum ve Ermeni olarak pek çok kulüpler namında sebeb-i tefrika-i kulûb, muhtelif mülteciler cemiyetleri teşekkül etti. Ve onlardan şimdiye kadar ecnebîlerin boğazına gidenlerin ve perişan olanların halleri, menfi milliyetin zararını gösterdi.

Şimdi ise, en ziyade birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebî tahakkümü altında ezilen anâsır ve kabâil-i İslâmiye içinde, fikr-i milliyetle birbirine yabanî bakmak ve birbirini düşman telâkki etmek öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez.

Adeta bir sineğin ısırmaması için, müthiş yılanlara arka çevirip sineğin ısırmasına karşı mukabele etmek gibi bir divanelikle, büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa'nın doymak bilmez hırslarını, pençelerini açtıkları bir zamanda onlara ehemmiyet vermeyip, belki mânen onlara yardım edip, menfi unsuriyet fikriyle şark vilâyetlerindeki vatandaşlara veya cenup tarafındaki dindaşlara adâvet besleyip onlara karşı cephe almak, çok zararları ve mehâlikiyle beraber, o cenup efradları içinde düşman olarak yoktur ki, onlara karşı cephe alınsın. Cenuptan gelen Kur'ân nuru var; İslâmiyet ziyası gelmiş; o içimizde vardır ve her yerde bulunur. İşte o dindaşlara adâvet ise, dolayısıyla İslâmiyete, Kur'ân'a dokunur. İslâmiyet ve Kur'ân'a karşı adâvet ise, bütün bu vatandaşların hayat-ı dünyeviye ve hayat-ı uhreviyesine bir nevi adâvettir. Hamiyet namına hayat-ı içtimaiyeye hizmet edeyim diye iki hayatın temel taşlarını harap etmek, hamiyet değil, hamâkattir! (Mektubat sh. 311)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:


DESSAS : Aldatıcı, hilekâr, desîseci.
MENFÎ : Nefyedilmiş, noksan, negatif, müsbetin zıddı, olumsuz.
ZEVK-İ NEFSÂNÎ : Nefsin hoşlandığı zevkler.
GAFLETKÂRÂNE : Dikkatsizce. Vurdumduymaz bir şekilde.
ŞEÂMET : Kötülük, uğursuzluk.
HAYAT-I İÇTİMÂİYE : Sosyal hayat, toplum hayatı.
FİKR-İ MİLLİYET : Milliyetçilik fikri, düşüncesi.
MENFÎ : Nefyedilmiş, noksan, negatif, müsbetin zıddı, olumsuz.
ADÂVET : Düşmanlık, kin.
MÜTEYAKKIZ : Uyanık, uyanmış, tetikte, gözü açık olan.
MUHÂSAMET : Düşmanlık beslemek.
KEŞMEKEŞ : Karışıklık, karmaşıklık, kargaşa.
FERMÂN : Emir, buyruk, tebliğ.
FİKR-İ UNSURİYET : Irkçılık fikri, düşüncesi.
MÜSBET : Olumlu, uygun, yapılması memnuniyet veren, pozitif.
MUKADDES : Kudsî, temiz, pâk, ârî.
UNSUR : Birşeyin parçası; kök, esas madde, element.
CAHİLİYYET : Cahilliğe âit. * İslâmiyet'ten önceki câhiliye devrine âit. Cahiliyet sadece İslâmiyet öncesine ait değildir. Bu gün "tabiatçılık, maddecilik" gibi çeşitli adlarla eski puta tapıcılık daha da yobazlaşarak devam ediyor.
TAASSUB : Şiddetli ve aşırı bağlılık.
TAKVÂ : Bütün günahlardan kendini korumak; dinin yasak ettiği şeylerden kaçınmak.
SEBAT : Dayanmak, kararlı olmak.
EZCÜMLE : Bu cümleden, meselâ.
HARB-İ UMÛMİ : Dünya Savaşı (I., II.)
HADİSÂT-I MÜTHİŞE : Dehşetli hâdiseler. Korkutan olaylar.
İPTİDÂ : Önce, başlangıç.
TEBELBÜL-Ü AKVAM : Muhtelif kavimlerden ibâret bir cemaatin, kısımlara ayrılarak farklı dili konuşmaları.
TEŞÂUB-U AKVAM : Kavimlerin kısımlara, şubelere ayrılması.
TEŞÂUB : Şûbe şûbe olma, şûbelere ayrılma, bölümler sahibi olma.
ANÂSIR : Unsurlar, elemanlar, öğeler.
KABÂİL-İ İSLÂMİYE : Müslüman kabileler, milletler, aşiretler.
TELÂKKÎ : Anlama, anlayış, kabul etme.
CENUB : Güney.
ŞARK : Doğu.
MEHÂLİK : Tehlikeler, helâketler.
HAMAKAT : Ahmaklık. Anlayışsızlık. Budalalık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
İslamiyet, menfi milliyeti kabul etmez
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İslamiyet Kadını Küçültür mü?
» Allahu Tealanın Varlığını İspatlıyoruz...
» İslam Tarihi - Hz Muhammed (sav) ve İslamiyet (M. Asım Köksal)
» İslamiyet'teki Mezheplerin Farklı Oluşunun Hikmeti Nedir?
» ''Dua Nasıl Kabul Olur?''

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Risale-i Nur-
Buraya geçin: