Vesveseye Değer Vermeyin

Konu: Vesveseye Değer Vermeyin Ptsi Eyl. 07, 2009 6:34 am

Şeytanın ümidini kesmek üzere olduğu insanlardan biri de dinî hayatını tam olarak yaşamaya başlamış bulunan (hassas) dindarlardır. Hassas ve titiz insana yaklaşan şeytan, vesvese verir, son ümidini vesveseye bağlar. Der ki:

– Senin aldığın abdestte kusur vardır. Kuru yer kalmıştır. Guslün sahih olmamıştır. İbadetinde noksanlar mevcuttur.

Hassas mü’min, şeytanın verdiği bu vesveseyi gerçek sanır, heyecana kapılır, korku duymaya başlar. Bundan sonra da içinden çıkılmaz bir karışıklığa düşer. Abdest alırken “Kuru yer kaldı” deyip tekrar yıkar, guslederken yıkanmayan yer kaldı sanıp tekrar yıkanmaya yönelir... Derken, vehimler, vesveseler alıp götürür onu.

Bunun çaresi vardır. Gerek abdest alırken, gerekse guslederken sünnete riayet etmektir. Sünnete riayet etmek ise organları üçer defa yıkamakla olur. Abdest azaları üçer defa yıkandı mı, artık şeytanın sözü dinlenmez, verdiği vesveseye itibar edilmez.

– Sünnet olan üçer defa yıkamaktır. Sünnet yerine getirilmiştir. Ey şeytan, boşuna uğraşma, abdestim, guslüm tamamdır, deyip mesele bitirilir, üzerinde durulmaz.

Hatta bu sırada gerçekten de eksik, noksan kalmış da olsa, sünnet yerine getirilerek yapıldığından dolayı günah olmaz, habersiz vâki olan kusur ve noksanlardan dolayı sahibine bir vebal ve mes’uliyet gelmesi söz konusu olmaz. Çünkü sünnet yerine getirilmiş, yapılacak şey yapılmıştır. Buna rağmen vâki olan kusurdan dolayı af söz konusu olmuştur. Bunu unutmayanlar şeytanın tuzağına düşmez, verdiği vehimlere, vesveselere değer vermezler. Demek ki, vehimler, vesveseler geldikçe mühimsemeyip kesin cevapla tard etmeli:

– Ben sünnetleriyle birlikte yerine getirdim, bir kusur ve noksan varsa Rabb’im affeder, diyerek şeytanın ümidini yok edip, kendisiyle uğraşmaktan vazgeçirmelidir. Yani konunun üzerinde durulmamalıdır.

Buna rağmen üzerinde durursanız mesele büyür, şişer, balonlaşır. Üzerinde durmazsanız balon söner, iğne ucuyla dokunmuşçasına küçülüp gider. Şeytanın hassas gönüllere atmak istediği bir başka vesvese de küfürlü sözleri düşündürmek, günah olan şeyleri hayal ettirip, korku ve heyecana atmak, ümitsizliğe itmek... Sanki bu türlü sövüp saymaları kendisi yapıyormuş gibi bir his pompalamak...

Burada da düşünülecek ilk nokta şudur: Bu gibi ümitsizlik ve korku veren şeyleri kendisi isteyerek mi düşünüyor, hayal ediyor? Yoksa istemediği, razı olmadığı halde mi zihnine hücum ediyor, hayal âlemine üşüşüyor?

Elbette ki, kendisi istemeden, arzulamadan geliyor bu gibi kötü sözler, utandırıcı hayaller. Öyle ise hiç endişe etmemeli, üzülüp de korkuya kapılmamalıdır. Çünkü insan, iradesi ile yaptıklarından sorumlu olur. İstemeden gelen, hücum eden şeylerden mes’ul olmaz. Ayrıca bunlar birer fiil değil, fiillerin siluetleridir. Akislerinden başkası değildir. Malum olduğu üzere siluetler birer akistir, aksedenin kendisi, zatı değildir. Mesela, yerde bulunan yılanın aksi aynada görülse, yahut da pisliğin resmi, silueti aynaya aksetse, ne aynadaki bu yılan zehirleyebilir, ne de pisliğin aynayı kirletmesi söz konusu olur. İşte bunun gibi hassas insanın kalb aynasına akseden sövüp saymalar, küfürlü sözler, günah olan hayaller de birer asıl değil, akislerdir, siluetlerdir. Zarar vermezler, kalbi, gönlü kirletmezler.

Bütün bunlara rağmen, hayale böyle şeyler hücum etmeye devam ederse bilinir ki, şeytan başka yolla bu kimseye zarar verme ümidini yitirmiş, son olarak da bu konuya başvurmuştur. Demek ki, bu kimse şeytanı mağlup etmiş, diğer yollardan yanıltma çabasını boşa çıkarmıştır. Bu bakımdan da bir başarı işaretidir, uyanık kalmaya sebeptir.

AHMED ŞAHİN

Konu: Geri: Vesveseye Değer Vermeyin Ptsi Eyl. 07, 2009 6:57 am

Allah razı olsun Asude okey diyen

Konu: Geri: Vesveseye Değer Vermeyin Ptsi Eyl. 07, 2009 7:04 am

Cümlemizden İnşallah..

» Ofisteki hayatın sizi şişmanlatmasına izin vermeyin
» İslâm’ın insan hakları konusundaki değer hükümlerini anlatır mısınız?