Net Ortamında Tecessüs ve Fıkhi Durumu
Haberleşme, kapsamı ve vasıtaları itibariyle farklılık arzetse de tarihin eski dönemlerinden bu yana insanların hayatındaki önemini daima korumuştur. Günümüzde iletişim araçlarının hızla gelişmesi konunun önemi daha da artmıştır. Yeni buluşlar ve teknolojik gelişmeler, hayatın bir çok cephesinde kolaylıkları da beraberinde getirmektedir. Ancak İnsan hayatına giren her teknolojik gelişmenin, toplum yararına ve belli kurallar doğrultusunda kullanılması da son derece önemlidir. Bu bağlamda önemli hususlardan birisi de herkesin, bir engelle karşılaşmadan, rahatça iletişim imkanlarından yararlanabilmesi ve bu çerçevede özel hayatı ilgilendiren hususların deşifre edilmemesidir. Günümüzde telefon v.b iletişim araçlarının kullanımında bu tür kuralların ihlal edilmesinin, birçok huzursuzluk ve problemleri de beraberinde getirdiği müşahede edilmektedir.
İslama göre; ister karşılıklı, isterse iletişim araçları vasıtasıyla olsun, yapılan konuşmaların başkaları tarafından işitilmesi istenmiyorsa, aksi yöndeki davranışlar "tecessüs" kapsamına girdiğinden, yasaklanmıştır.
Konuşmanın gizli olduğu açıkça ifade edilmiş olabileceği gibi, karine (ipucu) ile de anlaşılabilir. Örneğin bir toplulukta bulunan kimselerin ayrılıp bir köşede fısıltı ile konuşmaları o konuşmanın gizliliği noktasında ipucu verebilir. Bu durumda, yapılan konuşmanın dinlenmemesi gerekir. Hz. Peygamber, izin almadan başkalarının konuşmalarının dinlenilmesini yasaklamış ve: "Her kim rızaları olmaksızın bir topluluğun konuştuklarını dinlerse, kıyâmet gününde onun kulaklarına kurşun dökülecektir" buyurmuşlardır. Burada başkalarına ait özel mektupların, gizlilik taşıyan faks v.b özel mesajların okunmasının da uygun olmadığını ifade edebiliriz.
Haberleşmede gizliliği ihlal eden davranışları şahsın bizzat yapmayıp başkaları aracılığıyla, örneğin çocuklar vasıtasıyla yapması durumunda da hüküm aynıdır.
Hz. Ömer’in (r.a) başından geçen bir olay, oldukça ilginçtir. Nakledildiğine göre Hz. Ömer, Medine’de geceleyin kontrol görevi yaparken, evin birinde şarkı söyleyen bir adamın sesini işitmiş, duvardan aşıp içeriye girmişti. Eve girdiğinde, erkeğin yanında yabancı bir kadın ve içki bulunduğunu görünce:
"Ey Allah’ın düşmanı, sen günah işleyeceksin de Allah seni gizleyecek mi sandın?" dedi. Adam cevaben:
Acele etme, ey mü’minlerin emiri! Ben bir günah işledim, sen ise üç hususta günah işledin. Allah: "Başkalarının gizli ve ayıp hallerini merak edip araştırmayınız (tecessüs)" buyuruyor. Sen, aksini yaptın; Allah "Evlere kapılarından giriniz" buyuruyor, sen ise duvardan aşıp girdin; yine Allah: " Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selâm vermeden girmeyiniz" buyuruyor, oysa ki sen, benim evime izinsiz girdin demiştir. Bu cevap üzerine Hz. Ömer : "Ben seni affedersem, sen de beni affeder misin? demiş, adam "evet" deyince de oradan uzaklaşmıştır.
Diyanet Aylık (Sayı:127)