Bu bölümün tamam? ailem (zaman) dergisinden al?nt?d?r.
'Sevginin özü' Muhammedî (sas) muhabbet MUSTAFA AYDINSevece?iz, istesek de istemesek de. Kalbimize sevgi konulmu?. Nefret de ediyoruz baz? ?eylerden ço?u kez, nefret kelimesini sevmesek de... Peki hayat?n özünü olu?turan sevgide dengeyi nas?l sa?layabiliriz?
“Sevmek”, “sevgi”, “a?k”bunlar dünyevî kelimeler, bu konuya da semavî hakikatleri eklemlemeye çal??maya ne gerek var? Biraz a??r?l?k olmuyor mu? Biz insan?z, her i?imizin Rahmanî kaynakl? olmas? m? gerekiyor? Ben e?imi ya da ni?anl?m? seviyorum, sevdiklerimde
Muhammedî muhabbeti nas?l görüp de ?lahî a?ka yol bulaca??m? Bu zor bir u?ra?? de?il mi?”
?lk önce akla makulmü? gibi gelen bu dü?ünce tarz? neticede zihin format?m?zda, ya?ay???m?zda ve imanî boyutumuzda s?k?nt?lara yol açabilecek virüsler içeriyor.
Her bir güzellik içinde cennetteki Tûbâ a?ac?n?n çekirdekleri bulundu?u gibi, her çirkinlik ve günah olan ?eyde de cehennemin zakkum a?ac?n?n çekirdekleri bulunuyor. Buyurun tercih sizin elinizde: Bir ömür boyu ‘Zakkum Ormanlar? Fahri Korucusu’ mu olacaks?n?z, yoksa tam tersi mi?
Bediüzzaman Hazretleri, ilmî gayretleri neticesinde kâinat? tahlil ederken dört temel bak?? aç?s?n?n her ?eyi de?i?tirebilece?ini söylüyor: “Niyet, nazar, mânâ-y? harfî ve mânâ-y? ismî”
Son ikisinin izah? uzun olaca?? için ba?ka çal??malara ve
Risale-i Nur külliyat?na havale edip ilk ikisini ele ald???m?zda “muhabbet”in ?ifresi de çözülebiliyor. Her ?ey bizim “niyetimiz” ya da “bak?? aç?m?z/nazar”la de?i?ebilir.
Ye?illikler, göllerle dolu ayn? ovaya bir ?airin, bir müteahhitin ve bir çoban?n “nazar”? farkl?d?r. Ayn? ?eye bakarlar; ama farkl? ?eyler ça?r???verir zihinlerinde. Ayn? ?ekilde âlemde cereyan eden “esma-ef’al-s?fat” tecelliyat?ndaki tevhid ?ifrelerini, mühürlerini çözmeye kalbini adam?? bir mü’minin bak???yla umursuz bir ehl-i dünyan?n ya da gayr-i mü’minin bak??? farkl?d?r. Mü’min musibet ya da kah?r tecellilerinde
“Celal” isminin tecellisini görür, sab?r ipine s?ms?k? sar?l?r, tevekkülle Rabb’ine iltica eder ve O’nun kap?s?na s???n?r. Yine nimet ve cemal tecellisine muhatap oldu?unda da ?ükür ipine yap???r. Kendisine kötü gibi gelen ?eyin “ya bir imtihan” ya da “neticesi itibar?yla hayr” olan bir ?ey oldu?unu dü?ünür, görür, hisseder. Dünyevî mahbublara gönlünü kapt?rm?? bir insan, onlar?n kendisini aldatmas?, üzmesi ve terk etmesi an?nda o sevgi birden en büyük nefret ve h?nçlara dönebilmektedir. Peki bu 180 derecelik ani dönü? nas?l olabilmektedir? Bir insan? “Ya benimsin, ya kara topra??n!” diyecek hale getiren duyguya nas?l
“sevgi” diyebiliriz?