MücriM
‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu? 112
MücriM
‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu? 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 ‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
aSuDe
Admin
aSuDe


Rep Puanı : uğurböcüğü
Mesaj Sayısı : 2142
Site Aktifliği : 6286
Kayıt tarihi : 24/09/08
Yaş : 39

‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu? Empty
MesajKonu: ‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu?   ‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu? EmptyPerş. Ara. 17, 2009 9:11 am

‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu? Yilbasi


Eski insanların düz mü, yuvarlak mı diye tartışıp durdukları dünya gün geçtikçe iyice küçülüyor. Çeşitli ulaşım ve haberleşme vâsıtaları yardımıyla bu gerçeği hepimiz fark ediyoruz.
10-15 saatte dünyanın en uzak bir ucuna gidebilme, bütün ülkelerde olup bitenleri televizyonda seyretme imkânına sahibiz. Bu gelişme ve ilerleyişin iyi tarafları olduğu gibi, zararlı yönleri de vardır. Çünkü, olayları kendi arzularımıza göre yönlendirmemiz, istediğimiz şekle kanalize etmemiz mümkün değildir. Bunun için iyisi de, kötüsü de kapımızı çalmakta, hayatımıza girmek için izin istemektedir. Her “yeniliğe” gümrüksüz olarak geçiş izni verirsek, beraberinde getirdiği her şeyi peşinen kabullenmiş oluyoruz demektir.

Başta Avrupa ve Amerika olmak üzere yabancı kaynaklı âdet, yaşayış tarzları, görgü kuralları, gazete, dergi, kitap, radyo, televizyon, internet gibi basın ve yayın organlarıyla sosyal hayatımıza karışmakta, günlük yaşantımıza girmektedir. Sevgililer günü, evlilik yıldönümü, anneler günü, doğum günü ve yılbaşı bu yeni adetlerden birkaçı.

Bu “ithal” âdetler bizim ne daha önceki millî âdetlerimizde vardı, ne de sünnette ve İslâmî geleneklerimizde…

Zaten bu alışkanlıkların çoğunun “anayurtlarından” çıkışları bile bir asrı bulmuş değildir. Dinî tâbiriyle “bid’at” sayılan bu âdetlerin bize gelişi çok eski bir tarihe dayanmıyor. Olsa olsa Cumhuriyetten bu yana bir geçmişi vardır.

Fakat kabul edelim veya etmeyelim; bu âdetleri kendi evimize sokmasak bile, yakınlarımızda ve çevremizde görüyoruz. Bazen kendimizi böyle bir kutlamanın içinde bulduğumuz bile oluyor.

Öyleyse bir âdet olarak bu yenilikler karşısında nasıl bir tavır takınmalıyız?

Bu çeşit meselelerde niyet başta gelir. Neyi düşünerek, aklından hangi maksadı geçirerek yapıyorsa, kişi ona göre karşılık görür.

Meselâ, ihmal ederek yıl boyu görüp gözetmediği, arayıp sormadığı annesini sadece “anneler günü” geldi diye, bir hediye alarak yanına varır, halini-hatırını sorarsa; bu ziyâreti dinin kendisinden istediği bir yükümlülük olarak değil de, sadece Batıdan gelen bir âdet şeklinde yaptığı için ne sevâbını alır, ne de mükâfatını görür. İşte, İslâm’ın benimsemediği bid’at budur. Yılbaşı geldiği zaman da, Hıristiyan dünyası yapıyor diye onlara uyarak çam diker, hindi keser, eğlenceler düzenlerse, şüphesiz, bu da meşru olan bir davranış sayılmaz.

Bütün bunlarda kişi iyi niyet taşımadığı için şu hadis- i şerife muhatap olur:

“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa onlardan sayılır.” (Ebû Davud, Libas: 4)

Yâni onları taklit ettiği için sorumlu olur, günaha girer.

Ancak bu âdetleri hayra dönüştürme durumu da vardır.

Hemen her fırsatta, imkânımız dahilinde anne-babamıza gereken ilgiyi gösterir; bunun yanında “anneler, babalar günü” geldiğinde de o vesileyle gönüllerini hoş edersek, bu güzel bir şey olur.

Yılbaşı için de aynı şeyi söylemek mümkündür. Bir mü’min için yılbaşı, ömür binasından bir taşın daha düştüğünün işâretidir. Ahiret yurduna biraz daha yaklaştığımızın işaretidir. Bu şuur ve uyanıklık içinde her zaman yapmayı bir alışkanlık haline getirdiğimiz gibi, yılbaşında da aynı muhasebeyi yapsak hiç de zararlı bir şey olmaz.

Doğum günü için de aynı husus geçerlidir. Bu, çocuğumuzun bir yaşını daha tamamlayıp büyüdüğünün alâmetidir. Bu vesile ile, bayram günlerinde olduğu gibi, imkânımız kadarıyla bugünde de bir hediye ile yavrumuzu sevindirirsek güzel bir davranış olur.

Zaten, Müslümanlar olarak övünç kaynağımız Peygamberimizin (a.s.m.) doğum yıldönümünü mevlitler, hatimler, dualar ve salâvatlarla kutlamıyor muyuz? Yâni, diğer bir ifâde ile Batı kaynaklı bu âdetleri Müslümanlaştırırsak hem kendimiz istifade ederiz, hem de başkalarına örnek oluruz.

Mehmed Paksu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
‘İslam’da Yılbaşı’nı kutlamak doğru mu?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hicri Yılbaşı Nedir?
» Peygamberimizin (sas) doğum gününü mevlid kandilini kutlamak bidat mıdır? Değilse nasıl değerlendirmeliyiz?
» Her Doğru Her Yerde Söylenmeli Mi?
» Eşinizi Doğru Tanıyın
» Kendi Okulumuza Doğru

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: İslami Konular-
Buraya geçin: