En büyük Öğretmen, En Yüce Kitap - Çocuklarla Başbaşa

EN BÜYÜK ÖĞRETMEN, EN YÜCE KİTAP

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Okulda öğretmeniniz, ders konularını size herhalde tatlı tatlı anlatıyordur; buna rağmen elinizde bir ders kitabınız vardır. Aynı konuları oradan da, isterseniz tekrar tekrar okuyabilir, resim ve şekillerine bakar, alıştırma sorularını cevaplar, ödev araştırmalarınızı yaparsınız. Ders kitabını en yetkili kişilerce, imtihanlarınızı başarmanıza, sınıfı üstün bir derece ile geçmenize yeterli talimat bulunacak şekilde düzenlenmiştir. O halde onu, mutlaka tekrar tekrar okumalı, iyi öğrenmelisiniz.

İşte bunun gibi yaratanımızda bize, ilâhi gerçekleri, yararlı, doğru ve güzel bilgileri öğretmek için kutlu öğreticiler, sevgili eğiticiler, erdemli rehberler göndermiştir. O'na sonsuz hamdü senalar olsun. Bizler bu mübarek elçilere nebi, peygamber, resul... diyoruz. Allah tarih boyunca her kavme bunlardan bir veya birkaç tane göndermiş; onlar da gönderdikleri topluma karşı gerekli ikaz ve irşadları yapmışlardır.

Bunlardan cihana en son gönderilmiş ve hakimiyeti cihan durdukca devam edecek olan sonuncusu bizim peygamberimiz Hazret-i Muhammed-i Mustafa'dır. O'na sonsuz salâtü selâm olsun! İşte O bizim en büyük öğretmenimiz, en ulu önderimiz, en güvenli rehberimizdir.

Tüm evrendeki herkesin, hatta daha önceki tarihlerin bile şimdi, eskiye körü körüne sarılmayı bırakıp artık tamamen yeniçağların görevlisi olan bu son peygambere tabi olması gerekir. Çünkü o son elçi, yüce Allah'tan en yeni haberleri getirmiştir; sonuncu haber hiç şüphesiz en uyulması gerekli, en geçerli mesaj demektir.

En büyük ve en sevgili öğretmenimiz Hazreti Peygamber Efendimiz s.a.s. bize, yüce kitap olan kutsal Kur'an-ı Kerim'i getirmiştir. Kur'an-ı Kerim de yüce Allah'ın c.c. buyruk ve yasakları, bize dünya ve ahiret mutluluğunu kazandıracak eşsiz bilgiler ve altın öğütler vardır.

Bu dünya imtihanını üstün başarı ile geçip sonsuz mutluluğa ermek, cennet bahçelerinde gezip, semalarda uçmak istiyorsanız, en büyük öğretmenimiz ulu önderimiz Hazreti

UZAYIN FETHİNİN ANAHTARI

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

En çok Allahu Teâla'yı severiz, sonra da O'nun elçisi, peygamberi Muhammed-i Mustafa sallalahu aleyhi vesellem efendimiz hazretlerini...

Dinimiz anne-babalara çocuklarını, peygamber efendimizin sevgisi üzere yetiştirmelerini emrediyor. Anne-Baba ve sair büyükleriniz size O'nu iyi anlatan çok kaliteli kitaplar, bantlar, videolar alsın; olgun ve bilgin hocalar tutsun. Bu işi, bu sonucu sağlamaya çalışsın.

Sizler de O yüce insanı, O kutlu peygamberi iyi tanımağa, O'nun büyüklüğünü derinden sezmeğe çalışınız sevgili çocuklar! O'na sık sık ve her anıldığı zamanda salâtü selâmlar getirin. Melekler sizin temiz yürekli selamlarınızı O'na götürüp, sizin adınız sanınızla bildirirler, O da sizi sever.

Yüce Allah'dan size O'nu rüyalarınızda göstermesini isteyiniz. Ben O'nu rüyasında gören nice mübarek, tatlı çocuk biliyorum. Kalbiniz temiz olunca siz de görürsünüz.

O'nun sünnetini öğrenmeye çok gayret ediniz. Çünkü dinimizin direği, kültürümüzün özü, kaynağı, istikbalimizin aydınlığı, başarılarımızın anahtarı O'nun sünnetidir. O'nu sevmeyi başarmadan kimse gerçek müslüman olamaz, sünnetini yaşamında uygulamadan kimse felah bulamaz.

Bu çok önemli işlerin kökleri sizin çağlarınızda kalplere yerleşirse, ömürleriniz sonsuz başarılar ve mutluluklar içinde geçer. Ancak böylece olgun insan, salih müslüman olabilir, tüm insanlığa yarar sağlayabilirsiniz.

Dedelerimiz İslâm'ı üç kıtaya yaymışlar, çünkü o zaman sadece oralar biliniyormuş; şimdi sizler yüce dinimiz ve kutlu imanımızı değil sadece üç-beş kıtaya, hatta aya ve yıldızlara yaymağa hazırlanın, tabi peygamberimizin izinde giderek, sünneti seniyyesine sarılarak...

Cennetmekan Fatih Sultan Muhammed Han 22 yaşında iken çağ kapatmış, çağ açmış; Bizans'ı yıkmış, ülkeler feth etmiş, İstanbul'dan sonra Roma'nın da fethine hazırlanırken şehid olmuş. Allah sizleri üstün iman gücünüzle fezaların fatihleri eylesin. Ey bilgisayar asrının, uzay çağının üstün zekalı, yüksek erdemli çocukları!

Konu: Vefalı Bir Kızın Hikayesi Salı Mayıs 18, 2010 12:07 pm

VEFALI BİR KIZIN HİKAYESİ

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Kendisine hayran olduğum bir ilkokul öğretmeni vardı. "Keşke bütün öğretmenler onun gibi idealist olsaydı, çocuklarımız ne iyi yetişirlerdi" diye düşünürdüm. Aydın fikirli, görgülü, bilgili, vakur ve sevimli bir hanımefendi idi; dindardı, dini malumatı kuvvetliydi, sağlam mantıklı ve yüksek ikna kabiliyetli idi.

Birgün sınıfta tatlı tatlı dindersi anlatırken sınıfın en çalışkan kızı kalkmış:

-"... yani efendim, şimdi Allahu Teâla bize günde beş vakit namaz kılmamızı mı emrediyor, bunu hepimizin yapması farz ve zorunlu mu oluyor?" Diye sormuş,

Öğretmen sakin sakin:

-"Tabii yavrum, herkesin, bu arada sizin gibi büyümüş çocukların da, beş vakit namazı kılmaları Allah'ın kesin emridir, mutlaka sizin de kılmanız gerekir..." diye cevap vermiş.

O zaman o zeki ve terbiyeli kız:

-"O halde size söz veriyorum öğretmenim, ben bu görevlerimi bugünden itibaren düzenli bir şekilde yapacağım..." demiş.

Öğretmen de:

-"Aferin, çok doğru bir iş yapmış olursun yavrum" diye memnunluğunu belirtmiş.

Ama kızın zengin ailesi ve batı kültürü ile yetişmiş mühendis, profesör babası bu işe karşı çıkmışlar: "Sen küçüksün" demişler olmamış, "Allah'ın senin ibadetine ihtiyacı yok!? diye kandırmağa çalışmışlar, olmamış. Gelip öğretmenine baskı yapmışlar, olmamış. Sonunda ne yapmışlar biliyor musunuz? Çocuklarını, dindar yetiştirmek isteyen o öğretmenden kurtarmak(!) için o okuldan almışlar, bir başka okula kaydetmişler.

Aradan uzun zaman geçmiş. Öğretmen o çalışkan öğrenciden göz yaşartan yürek buran dokunaklı bir mektup almış, kızcağız diyormuş ki:

-"Sevgili öğretmenim, beni senden haksız yere koparıp ayırdılar, seni çok çok seviyorum... ve sana verdiğim şeref sözümü de hiç unutmadım, dinî görevlerimi hâlâ muntazaman yapmağa devam ettiğimi iftiharla belirtmek isterim..."

Sevgili çocuklar! Tabii siz biliyorsunuz ki güzel alışkanlıklar küçükken kazanılır; "ağaç yaşken eğilir" derler; onun için dinimizde namaza da ergenlik çağından önce siz yaşlarda iken başlamak gerekir.

Yine iyi bilirsiniz ki Allah'ın hiç bir şeye elbet ihtiyacı yoktur. Bilakis biz O'nun rahmetine muhtacız. İbadetler bizim menfaatimiz için ruh ve beden sağlığımız için, dünya ve ahiret mutluluğuna ermemiz için şarttır.

O halde şu cici kız gibi sizler de ibadetlerinizi aksatmadan yapınız, sağlam dürüst, düzenli, çalışkan, sözünde duran, Allah'a karşı kulluk görevlerinde vefalı kişiler olunuz.

SÜSLÜ KÖŞKLER VE BAHÇELER

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Sevgili Peygamberimiz a.s. bir hadis-i şeriflerinde, "Cennetin bedeli Lâ ilâhe illâllah sözüdür" buyurmuştur. Ne kadar güzel bir müjde değil mi? Yüce Rabbimiz ne kadar cömert; bir küçücük sözcüğe ne kadar büyük mükafat veriyor! Uçsuz bucaksız bahçeler; şırıl şırıl ırmaklar, yetmiş bin odalı köşkler, altınlar, gümüşler, inciler, mercanlar, ipekler, atlaslar, huriler, hizmetliler, meyvalar, meşrubatlar, dostlar ve sevgililer, ulu yüce kişiler ile sohbetler... bir kelime-i şehadet veya kelime-i tevhid ile kazanılıveriyor.

Buna karşılık Kur'an-ı Kerim ayetleriyle çok iyi biliyoruz ki kâfirler ve müşrikler asla bağışlanmayacak ve o güzelim Cennetlere kat'iyyen sokulmayacak. Çünkü onlar kendilerini yaratan, yaşatan, besleyen, büyüten, çeşitli nimetlere ve imkânlara kavuşturan Rablarını doğru düzgün tanıyamamış, isyan etmiş karşı gelmiş, kâfir olmuşlar, şaşırmış ve sapıtmışlardır. Ne kadar ayıp, ne kadar günah! Cennete ancak Allah'ın inançlı kulları girebilecek.

Demek oluyor ki Allah'ın varlığını ve birliğini simgeleyen Lâ ilâhe illâllah (ya da eşhedü en lâ ilâhe illâllah) sözü sanki cennetin anahtarı gibidir; cennetin kapısı mü'minlere onunla açılır, üzerine rahmet nurları onunla saçılır.

Bir başka deyişle bu kelime-i tevhid, yani "Lâ ilâhe illâllah" kutsal sözü, İslâm'ın binasının tastamam olabilmesi için hem çatı, hem de duvarları olmalıdır. Diğer ibadetler, zikirler, tesbihler, iyilikler, hayırlar... evi süsleyen çeşitli eşyalara benzerler.

O halde bizler de "Lâ ilâhe illâllah" sözünü kalpten söyleyip benimseyerek cennete girmeye hak kazanalım sevgili çocuklar; doğru, imanlı, içi-dışı temiz, çalışkan, fedakâr ve cömert kişiler olarak, tüm ömrümüzü güzel işler yapmağa yöneltelim. Cennetteki bahçelerimizi fidanlarla, çiçeklerle süsleyelim, köşklerimizin çatısını ve duvarlarını sağlam yapalım, içlerini değerli, harikulâde eşyalar ve zinetler ile bezeyelim.

Çünkü sırf çatılı olan, ama duvarsız, eşyasız bir köşk olmaz; ağaçsız, çiçeksiz, süssüz, zinetsiz bahçe ve evleri siz de istemezsiniz.

» Çocuklarla Başbaşa - Mahmud Esad Coşan
» Nursi: 1 öğretmen 100 vaize bedel
» Çocuklarla Bayram Sevinci
» Bu kitap Türkleri kızdıracak !
» Ehl-i kitap dışındakilerle evlilik