MücriM
Yetimi Koruma ve Barındırma 112
MücriM
Yetimi Koruma ve Barındırma 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Yetimi Koruma ve Barındırma

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
aSuDe
Admin
aSuDe


Rep Puanı : uğurböcüğü
Mesaj Sayısı : 2142
Site Aktifliği : 6286
Kayıt tarihi : 24/09/08
Yaş : 39

Yetimi Koruma ve Barındırma Empty
MesajKonu: Yetimi Koruma ve Barındırma   Yetimi Koruma ve Barındırma EmptyPaz Haz. 06, 2010 8:37 pm

Yetimi Koruma ve Barındırma

Yetimi Koruma ve Barındırma Hayaller




Hz.Muhammed (s.a.), doğumundan altı ay önce babası, altı yaşındayken de annesi öldüğünden, kelimenin tam anlamıyla bir yetim olarak doğmuş ve büyümüştür. Bu sebeple, İslam Peygamberi Hz.Muhammed’in (s.a.) bizzat kendisi de, iliklerine kadar zorluklarını yaşadığından dolayı, yetimlere nasıl davranılması gerektiğini çok yakından bilen bir yetimdir: “Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın. Seni öksüz bulup da barındırmadı mı? Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi? Seni fakir bulup zenginleştirmedi mi? Öyleyse, sakın öksüzü horlama/üzme; sakın bir şey isteyeni azarlama. Yalnızca Rabbinin nimetini hep anlat.” (Duhâ, 93/5-11) Bir ara Hz.Muhammed’e (s.a.) vahyin gelişi bir süre gecikince, müşriklerin “Rabbi onu terk etti ve darıldı!” diyerek alay etmeleri üzerine inen bu ayetler, Hz.Muhammed’in (s.a.) şahsında, yetimin en başta nelerden yoksun olduğunu ve ona nasıl davranılması gerektiğini, çok açık biçimde dile getirmektedir.
Yetimlerle ilgili olarak, düzeltici (ıslah edici: iyileştirici) olmak gerekir. “Sana yetimleri sorarlar, de ki: “Onların işlerini düzeltmek hayırlıdır.”. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, düzelteni bozandan ayırt etmesini bilir. Allah dileseydi, sizi zora sokardı. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir.” (Bakara, 2/220. Ayrıca bkz: Bakara, 2/83; Nisa, 4/36) Bu ayete göre, yetimlerle aynı evde barınma durumunda, yetimleri bir din kardeşi gibi görmek ve bu kardeşlik duygusuyla ıslah edici davranmak gerekir.
Hz.Muhammed (s.a.) yetimleri korumasına alanlara, Cennet müjdesini vermiştir: “Kim Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak, yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir günah (şirk) işlemediği takdirde, Yüce Allah onu mutlaka Cennet’e koyar.” (Tirmizî, birr, 14, no: 1918); “Kim üç yetimi korumasına alır bakımını yaparsa, sanki ömür boyu gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirmiş ve Allah yolunda cihat etmiş gibi olur. Ben ve o, cennette şu ikisi gibi kardeşiz.” (İbn Mâce, edeb, 6)
Hz.Muhammed (s.a.), on yıl kadar yanında bulunup kendisine hizmet eden Hz.Enes bin Malik’i (r.a.), bir yetim olarak korumasına almıştı. Enes, babası ölmüş yetim bir çocuktu. Babası Malik bin Nadr, İslam’ın Medine’de yayıldığı ilk günlerde hanımı Ümmü Süleym’in Müslüman olmasına kızarak, Şam’a gitti ve hicretten önce orada öldü. Ümmü Süleym, daha sonra Ebu Talha el-Ensari ile evlendi. Hz.Muhammed (s.a.) Medine’ye geldiğinde, hizmetçisi yoktu. Annesi veya üvey babası küçük Enes’i, Hz.Muhammed’in hizmetine verdi. Ebu Talha, okur-yazar ve zeki bir çocuk olan Enes’in elinden tutup, Hz.Peygamber’e (s.a.) getirdi. “Ey Allah’ın elçisi! Enes, zeki bir çocuktur. Sana hizmet etsin.” dedi. Hz.Peygamber (s.a.), yetim Enes’e hizmeti süresince, halden anlayan biri olarak, çok iyi davranmış ve onu hiç azarlamamıştır. Hatta bir hatası yüzünden Enes’i uyaracak olan hanımlarına “Bırakın çocuğu!” deyip müdahale ederdi. (Buharî, vesâyâ, 25; Ebu Davud, edeb, 1) Hz.Muhammed’in (s.a.) eğitim-öğretim etkinliğine, insanlara ve özellikle çocuklara karşı hoşgörüsüne ve diğer bazı ahlaki davranışlarına dair birçok bilgi, işte bu Enes sayesinde gelmiştir.
Hz.Muhammed (s.a.), yetime bakan kimseye cennet müjdesini vermiş, onunla komşu olacağını belirtmiştir: “Ben ve kendisine veya başkasına ait yetime bakan / arka çıkan / işini üstlenen / görüp gözeten, şu iki parmağım gibi (orta parmağı ile baş parmağını yan yana getirdi), cennette yan yana olacağız.” (Buharî, edeb, 24, talâk, 14, 26; Müslim, zühd, 42; Ebu Davud, edeb, 131; Tirmizî, birr, 14) Kişinin kendisinin yetimi; torunu, erkek veya kız kardeşinin çocuğu, öz veya üvey kardeşi, oğulluğudur; kocası ölen bir kadına göre ise, geride kalan çocukları veya başka yakınlarıdır.
Bizzat Hz.Muhammed’e (s.a.) vasiyet edilmiş yetimler bulunurdu. Esad bin Zürare, vefat ederken Kebşe, Habibe ve Faria adındaki üç kızını, Hz.Peygamber’in himayesine bıraktığını vasiyet etmiştir. Hz.Peygamber (s.a.), hangi hanımının yanına giderse, bu kızları da yanında götürürdü. Onların evlilikleriyle de, bizzat ilgilenmiştir. (İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, 3/610) Hz.Ayşe’nin (r.a.) korumasında, bazı yetimler vardı. Kasım bin Muhammed anlatıyor: Hz. Ayşe (r.a.) kardeşi Muhammed'in yetim kızlarını terbiyesine almış, onları hacr (kısıtlılık) devrelerinde himaye ediyordu. Kızların (kendi mülkleri olan) ziynetleri vardı. Hz. Aişe bu zinetler için zekat vermiyordu. (Malik, Muvatta, zekat 10)
Avf İbnu Mâlik el-Eşca’i (r.a.) anlatıyor: “Hz. Peygamber (s.a.): “Ben ve yanakları kararmış kadın, kıyamet günü şu iki şey gibi yan yanayız. -Hadisi rivayet eden Yezid İbnu Zürey, baş ve orta parmaklarıyla işaret yaptı.- O kadın ki, mevkii, makamı bulunan kocasından dul kalmıştır, (maddi imkanlarından başka) neseb ve güzelliği yerindedir. Bütün bunlara rağmen (evlenmez) ve yetimler büyüyünceye veya ölünceye kadar kendini onlara hasreder.” Hadiste geçen "yanakları kararmış kadın" tabiriyle Hz. Peygamber (s.a.), yetimlerini büyütmek gayesiyle süslenmeyi ve rahat yaşamayı terk eden, çektiği sıkıntılar sebebiyle cildi kararan dul kadını ifade buyurmuştur. (Ebu Dâvud, edeb 130)
Gayri meşru ilişki ya da geçim zorluğu vb. sebeplerle ebeveyni tarafından terk edilen (lakît: buluntu) çocuklar, devletin korumasına alınır. Hz.Ömer (r.a.), yetimlerin özel bir türünü oluşturan bu gibi buluntu çocukların bakım, gözetim ve terbiye sorumluluğunu, bulan kişiye vermiş, nafakası ise devlet tarafından karşılanmıştır. (Seyyid es-Sabık, Fıkhu’s-Sünnet, 3/240; Abdülkerim Zeydan, Ahkamu’l-Lakit, 17)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yetimi Koruma ve Barındırma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yetimi Doyurma
» Namaz insanı nasıl koruma altına alır?
» Dinimizin tabiatı koruma adına aldığı tedbirler var mıdır?
» Yurt Dışında Çizgiyi Koruma Adına Neler Tavsiye Edersiniz?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: İslami Konular-
Buraya geçin: