MücriM
NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -XVI-Kılacaktım, ama unuttum 112
MücriM
NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -XVI-Kılacaktım, ama unuttum 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -XVI-Kılacaktım, ama unuttum

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -XVI-Kılacaktım, ama unuttum Empty
MesajKonu: NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -XVI-Kılacaktım, ama unuttum   NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -XVI-Kılacaktım, ama unuttum EmptyCuma Tem. 24, 2009 4:03 pm

Bizim için bir vakit namaz binlerce toplantıdan, buluşmadan, sohbetten önemli değil mi?
Bir gün öğle ezanları mü´minleri Allah´la buluşmaya çağırırken, sevgi, heyecan ve şevkle mescide gidiyordum. Çevremdekilere:
— Duydunuz mu? Aşağıda toplantı var. Hemen hazırlanın, dedim.
“Toplantı” ne efsunlu bir kelimeymiş ki, insanlar bir anda şaşırıp, katılmak zorunda olduklarını hissettirir bir hayıflanmayla:
— Haberimiz yok, diyorlardı.
— Öyleyse şimdi haberiniz oldu, dedim. Hemen abdestinizi alın ve koşun.
Bizim için bir vakit namaz binlerce toplantıdan, buluşmadan, sohbetten önemli değil mi? “Namaz uykudan hayırlıdır” diyen Hz. Bilâl (r.a.), aynı zamanda namazın her şeyden hayırlı olduğunu söylemiş olmuyor mu? Devam ettim:
— Askerde komutanımız çağırsa koşarak huzuruna çıkarız. Oysa bizi şu anda huzuruna çağıran, Kumandan-ı Akdes´tir. Ezel ve ebed Sultanıdır. Dünya ve âhiretin Hâkimidir. Kim Ona hayır diyebilir?
Bir arkadaşım:
— Namazı vaktinde ve cemaatle kılmak çok iyi. Ama nefse ağır geliyor” dedi. Ben aksini düşünüyorum. Namazı vaktinde kılmak, çok hafif ve lezzetli. Asıl onu ertelemek, nefsime ağır geliyor. Namazı kılınca aklım, kalbim, ruhum ve hattâ nefsim rahatlıyor. Namazımı her hatırladığımda:
— Ohh, namazımı kıldım, diyorum. Ya namazı ertelediğiniz vakitleri düşünün. Her hatırlayışta:
— Şu namazı bir kılsaydım, diye bütün varlığınız bir cenderede sıkılmıyor mu? Namazı kılıp en fıtrî görevinizi yapıncaya değin sanki dünya kadar bir kayanın altında eziliyormuş gibi olmuyor musunuz? Vaktinde kılıp bu acı ve ıztıraptan kurtulmak, üstelik cemaatle kılıp 27 kat fazla sevap almak varken niye ruhunuzun bir mengenede sıkılmasına dayanabiliyorsunuz?
“Namazı vaktinde kılmayı, en faziletli amel” olarak niteleyen Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), aynı zamanda bizi bu cendereden kurtarmış olmuyor mu?
Namazı geciktirirseniz, ona önem vermediğinizi göstermiş olursunuz. Erteleyen, ihmal eden, önem vermeyen unutur da. Allah´ın daveti nasıl geciktirilir, nasıl unutulur, O en büyük Sevgiliyle buluşmak nasıl ihmal edilir; havsalanız alıyor mu?
Namazı ertelemekten, geciktirmekten, unutmaktan kurtulmak istiyor musunuz? İşte size en kestirme yol: Onu en büyük işiniz kabul edin, hayatınızı namaza göre programlayın. Kâinatın Sahibi sizi huzuruna çağırdığında ilk işiniz, elinizdeki her şeyi fırlatıp, “Geliyorum Rabbim” demek ve namaza koşmak olsun. Hatta vakit gelmeden hazırlanın, heyecanlanın. Ölümden hayata kaçanların koştuğu gibi koşun ibadete.
Rabbimiz, “Ey mü´minler! Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman Allah´ı zikre koşun, alış verişi bırakın. Bilirseniz böyle yapmanız sizin için daha hayırlıdır” (Cuma: 9) diye buyurmuyor mu? Sadece Cuma için değil, beş vakit için cemaate koşun. Göreceksiniz, o zaman meleklerin ruhaniyatı ruhunuzu kuşatacak, tüm hayatınız heyecanla ve verimlilikle dolacaktır. Unutur musunuz?
Ertelemek yüzünden mahrum bırakılırız namazdan. Küser bize ibadetimiz ve yalnız, yapayalnız bırakılırız yeryüzünde. Yetim kalmak nedir bilir misiniz? Ya ıssız bir çölde terk edilmek? Kimse Allah´ın terk ettiği, yapayalnız bıraktığı kadar yalnız değildir. Erteler misiniz? Hayır, bizi yalnız bırakmıyor O. Günde beş defa Ona çağıran mesajlar çınlıyor kulaklarımızda. Ve her günün binlerce dakikası boyunca onu anlatan çiçeklerin, böceklerin, kelebeklerin, yıldızların arasında yaşıyoruz hayatımızı. Bizi yalnız bırakan biziz. Sahibinden kaçıp ıssız çöllerde kaybolan küçük kedi kimi suçlayabilir?
Anlamakta güçlük çekiyorum: Misafiri olduğum bir genel müdürü bakan telefonla aramıştı. Yıldırımdan kaçarcasına telefona nefes nefese koşmuştu genel müdür. Telefona saldırışını gördüğümde ölümden kurtuluşunun bu telefonla gelecek haberde olduğunu sanmıştım. Öylesine önemli bir insan sizi aramış olsaydı heyecanlanmaz mıydınız? Vicdanınıza sorun: Şimdi cumhurbaşkanı sizi arasaydı,—onu ister sevin ister sevmeyin,—saatlerce bekletebilir miydiniz? Bırakın saatleri, bir dakika gecikir miydiniz? Ama bizim beklettiğimiz basit insanlar değil. Bizi bıkmadan davet eden Allah´ı bekletiyoruz.
Cemaatle namaz kılmak heyecanıyla camiye koşmak için dede olacağımız yılları mı bekliyoruz? Kimi zaman ucuz ürün kampanyalarında saatlerce bekleyenler, camide 5 dakika beklemekle ne zenginliklere ulaşabileceklerini bir bilselerdi!
Ama biz, kâinatın ibadetini ve üstünlüğünü temsil eden en mükerrem yaratıklar. Biz şefkatli Yaratıcının konuşmaya tenezzül ettiği ve “en güzel sanatım” dediği insanlar. Çaresiz düştüğünde hıçkırıklarla ağlamasını bilenler biziz. Ve biz, her günün aydınlanan sabahında gaybın o hazin, o heyecan verici davetini dinliyoruz. Rabbimiz bizi huzuruna davet ediyor da, yumuşacık yatağımızdan kalkamıyorsak, O bizi sevgisiyle kuşatacağı secdeye, huzuruyla buluşmaya çağırıyor da seyrettiğimiz filmden taviz veremiyorsak, vay hâlimize!
“Tamam gelirim Allah´ım. Duydum bu mesajı. Şu işim bitsin, şu filmin sonunu seyredeyim, sonra gelirim. Gelmek isterim, ama şimdi bu sıcak yataktan nasıl kalkacağım? Lütfen beni başka zaman çağır. Ne olur ısrar etme Allah´ım. Rahmetini başkalarına ver” der misiniz? “Haşa” diyen vicdanınız titriyor değil mi?
Ama bir ezan boyunca yataktan kalkamayanların, işini bırakamayanların verdikleri mesaj bu değil mi? Televizyonu bırakamadığı için uykusu gelinceye kadar ayakta kalan, sonra da bastıran uykuya esir olup yatsı namazını ihmal edenlerin dilini başka nasıl tercüme edeceksiniz?
Hazindir bunlar. Belki gülüyoruz ağlanacak hâlimize. Oysa utancımızdan alnımız ayaklarımızın altına kapanmalı. Pişmanlığımızın verdiği acı kalbimizi ezen dağlar kadar büyük olmalıydı. Bir an o ezan sesinin Hz. Peygamberin (a.s.m.) dinlediği ses olduğunu düşünün. O an sizi davet edenin, ezanı Medine semalarında ilk kez yankılatan Hz. Bilâl (r.a.) olduğunu hayal edin. Bir an fark edin ki, sizden önce o camiye çoktan yetişmiş olan Hz. Peygamberin mâneviyatı sizi orada bekliyor. Bir an kapatın gözlerinizi ve dinleyin. Şefkatli sahibinizin:
— Ey sevdiğim kulum, hâlâ Benim huzuruma gelmeyecek misin, der gibi olduğunu duyacaksınız. Hâlâ ihmali, ertelemeyi, geciktirmeyi, unutmayı başarabilecek misiniz?

KAYNAK : Sabah Namazına Nasıl Kalkılır? - Cemil Tokpınar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -XVI-Kılacaktım, ama unuttum
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -IX-Çok yoğun işlerim var
» NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -VI-Hiç bitmiyor, usanıyoruz
» NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ - IV-“Zamanım yok” iddiası
» NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ - I-Önemini bilmemek
» NAMAZI TERK ETMENİN BAHANELERİ -X-Hastayım nasıl kılayım?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Namaz-
Buraya geçin: