MücriM
Nurcuları Kışkırtamazsınız! 112
MücriM
Nurcuları Kışkırtamazsınız! 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Nurcuları Kışkırtamazsınız!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Nurcuları Kışkırtamazsınız! Empty
MesajKonu: Nurcuları Kışkırtamazsınız!   Nurcuları Kışkırtamazsınız! EmptyPerş. Tem. 16, 2009 9:29 am

Haber 7 yazarı Bulut, Bediüzzaman'ın her türlü hile ve entrikaya karşı ayrılmadığı çizgisini bakın nasıl yazdı?
Risale Haber-Haber 7 yazarı Mehmet Ali Bulut, Bediüzzaman Said Nursi'nin her türlü hile ve entrikaya karşı müsbet hareket çizgisinden ayrılmadığını söyledi.

"Müsbet Hareketin gücü yahut Fethullah Hareketi" başlıklı yazısında müsbet Hareketin nübüvvet yolu, Nebilerin meşrebi ve yöntemi olduğunu belirten Bulut, Hz. Peygamber (asv) Efendimiz'in ‘Her asırda bir müceddid (yenileyici) gelecek’ buyurduğunu hatırlatarak, "İşte Bediuzzaman da bu asırda o görevi yapmakla görevlendirilmiş biridir" dedi.

Bediuzzaman’a gelinceye kadar müceddidlerin görevinin ümmetten bilgisizliği gidererek, onların İslam çizgisinde kalmalarını sağlamak olduğunu vurgulayan Bulut, Said Nursi'nin zamanında "Allah'ı inkar" fikrinin olduğunu ve buna karşı imanı ihya etmekle görevli bulunduğunu söyledi.

Bulut, "Çünkü onun zamanında, imanın erkânına ilişilmiş, geçmiş asırların tanımadığı bir yöntem olan materyalist diyalektik ile müminlerin kalplerine şüpheler sokulmuş, imanları tehlikeye atılmıştır. Bununla da kalınmamış, küfür, dalâlet ve sefahat birer şahs-ı mânevî hâlinde ve dünya çapında organize edilmiş olarak imana, İslâm’a ve ahlâka musallat olmuşlardır. İşte Bediuzzaman, tarihte benzeri görülmemiş bu yeni ifsat hareketlerine karşı, bir yandan Yaratıcının varlığına yöneltilen şüpheleri gidermeye çalışırken, bir yandan da mevcut imanları takviye etmek için muazzam bir telif hareketine girişmiş. İslam’ın bütün meselelerini yeniden ele alıp onları akıl ve izan çerçevesinde yeniden kurgulamış, diğer bir yandan da bu engebeli, karmaşık ve dağdağalı zamanda bir müminin nasıl hareket etmesi gerektiğini, ‘nasıl davranırsa İslama uygun hareket etmiş olacağını gösteren’ prensipler ve usuller koymuştur. O yüzden birçok layiha yayınlamıştır. Hep ‘önce iman!’ demiş. İnsanı dünyevi ve uhrevi şekavetten ıstıraptan ve cehennemi huzursuzluklardan korumak için imanın şart olduğunu ifade etmiş. Hem de imanın içinde bir cennet, imansızlığın içinde bir cehennem bulunduğunu dünya ölçüleriyle de ispata çalışmış" dedi.

Bediüzzaman'ın bilimi(!) de arkasına alarak örgütlenmiş bozguncu, tahripkâr, cazibedar küfür cephesine karşı mümini korumak ve kollamak için geliştirdiği yolun adının Müsbet Hareket olduğuna dikkat çeken Bulut, "Küfrün, bu asırda bütün cepheleriyle birleşip, hiçbir din ayırımı gözetmeksizin tüm dindarlara saldırdığını, mukaddesatları tahrip ettiğini, maneviyatları yok ettiğini gören Bediuzzaman da ‘vahiy çatısı’ altına giren ve vahyin hakikatine inanan bütün dinlerdeki inananları, bu küfür cephesi karşısında ele ele vermeye çağırmıştır. O yüzden de ‘harice karşı cihad’ da dahil, İslam’ın bir çok meselesinde yeni yaklaşımlar ve anlayışlar geliştirerek, gerek dinler arasında, gerekse İslam mezhepleri arasında eski nizaların giderilmesini ve ‘müttehid’ bir ‘inananlar cephesi’ oluşturulmasını ön görmüş ve din adına şiddet kullanılmasını kesenlikle evet ‘kesinlikle’ red etmiştir. Biz ‘Muhabbet Fedaisiyiz, husumete vaktimiz yok” demiş ve eklemiş “Biz harici cihadı, Kur’an’ın her biri keskin kılıçlar gibi sağlam olan delillerine havale ediyoruz. Zira medenilere gelebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşi barbarlar gibi icbar ele değildir.” İşte onun bu müthiş azmi ve gayretidir ki, bütün dayatmalar, baskılar, icbarlar, mahkemeler zindanlara rağmen İslamiyet’in bu topraklarda gelişimi, güçlenmesi ve bütün dış güçler ve onların içimizdeki uzantılarına rağmen büyümesi önlenememiştir. Bir kısım ifsat komiteleri, her türlü hile ve desise ile inananları iğva edip kavgaya çekmeye çalışmışlar, onları silahlı eylemlerle ilişkilendirmek istemişler ama hiçbir cemaati böyle bir oyuna düşmemişlerdir" şeklinde yazdı.

Şimdi bir kısım darbe heveslilerinin, iktidarı iktidardan, iman hareketini de gelişmekten alı koymak için entrika çevirdiğini ifade eden Bulut, yazısını şöyle sürdürdü:

"Hile ile Fethullah Hoca cemaatine ait evlere baskınlar yapılacak buralarda silahlar bulunacakmış da böylece cemaatin bir silahlı kalkışmaya hazırlandığı iddia edilip onlar yok edilecekmiş. Ben onlara haber vereyim; yakın bir gelecekte kendileri yok olacaklar. Her fani gibi toprak olacaklar ve o topraklarda, şu iman hareketinin çiçekleri yeşerecek! Bu mukadderdir ve olacak. Bediuzzaman’ı 17 kere zehirlediler, öldüremediler. 28 yıl hapislerde çürüttüler davasını durduramadılar. Kitaplarının her birisi defalarca yargılandı ve beraat ettiler. O kitapların her birisi gazi mertebesini ihraz edip şu milletin imanını takviyeye hizmet ettiler. Ama asla silah kullanmadılar. Çünkü Bediuzzaman’ın –hiç şüphesiz Fethullah Hoca da onun yolundadır- talebelerine telkini hep asayişi muhafaza yönünde olmuştur. ‘Dâhilde ne adına olursa olsun her türlü asayiş bozucu hadise, millet, vatan ve din aleyhinedir. Siz asayiş kuvvetlerinin yanında yer alınız’ diyerek talebelerini silahtan kavgadan uzak tutmuştur.

"O bir iman eridir ve yöntemi tebliğ metodudur. Tebliğ metodunda, akla kapı açılır iradeye müdahale edilmez. Elbette o bir ‘rejim taraftarı’ değildir. Rejimi sevmediğini ama ilişmediğini de söyler. Rejimle uğraşmayı kendi vazifesi içinde saymaz. Vazifesi iman hakikatleri olan Risale-i Nur’dur. Rejim adına onu tevkif edenlere ‘…. Size ihtar ediyorum: Kur’ân’a dayanan Risale-i Nur ile mübareze etmeyiniz. O mağlûp olmaz, bu memlekete yazık olur.” diye seslenir. (Şualar, 308)"

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Nurcuları Kışkırtamazsınız!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Işık İnsanlar :: Bediüzzaman Said Nursi-
Buraya geçin: