MücriM
Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. 112
MücriM
Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu..

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
aSuDe
Admin
aSuDe


Rep Puanı : uğurböcüğü
Mesaj Sayısı : 2142
Site Aktifliği : 6286
Kayıt tarihi : 24/09/08
Yaş : 39

Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. Empty
MesajKonu: Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu..   Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. EmptyÇarş. Ağus. 12, 2009 8:03 pm

Kur'ân 'da ismiyle zikredilen tek kadın Hz. Meryem'dir. Hz. İsa'nın annesi Hz. Meryem, Kur'ân 'ın on iki sûresinde biri zamirle olmak üzere toplam otuz dört defa geçmektedir. Ancak, kaç defa geçtiğinden daha önemlisi; kronolojik olarak birbirinden farklı dönemlerde inen pek çok âyette Hz. Meryem’den bahsedilmesidir. Yeni Ahit’te ise, Hz. İsa’nın annesine ismen on dokuz defa yer verildiği görülür.1

Ona “Meryem” ismini veren, annesidir. Bu ismin “istemeyen, bir yerden ayrılan” 2, “hizmet eden” 3 anlamlarında kullanıldığı söylenmişse de o dönemde Âramca “ibadet eden” anlamına geldiği görüşü4 daha uygun görünmektedir.

A)Hz. Zekeriyya’nın Himayesine Verilişi

Hz. Meryem’in seçkin bir aileden gelişi, kendi seçilmişliği ve diğer şahsî faziletleri âyet ve hadislerde sıklıkla vurgulanmaktadır. Sadece Kur’ân âyetleri, onun ne derece üstün bir kadın olduğunu ifade etmek için yeterlidir. Öncelikle babası İmran tarafından seçkin bir aileden geldiği gibi, annesi de duası kabul edilen âbide ve zâhide bir kadındır. İşte Hz. Meryem, annesinin kabul olan bir duasının semeresidir ve bu duadaki adak gereğince, hizmet etmek üzere daha çocuk iken mabede bırakılmıştır.

Babası İmran’ın o daha küçükken vefat etmesi üzerine, şerefli bir vazife diyerek çokları Hz. Meryem’in himayesine talip olmuş, neticede bu vazife Hz. Zekeriyya’da kalmıştır. Kur’ân bu hadiseye “Meryem’i kimin himaye edeceğine dair kura çekerlerken ve birbirleriyle tartışırlarken sen yanlarında bulunmuyordun.” (Âl-i İmran Sûresi, 3/44) şeklinde işarette bulunmaktadır.

Kur’ân, Hz. Meryem’e rızkın gelişini bildiren kısmın hemen ardından Hz. Zekeriyya’nın duâsına yer vermektedir. Bu duâda Hz. Zekeriyya’nın sözünden, onun yaşlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Bunun tabiî bir sonucu şudur: Artık Hz. Meryem’le yeterince ilgilenemeyecektir. Belki de buradan hareketle kurayı kazanan şahsın Hz. Zekeriyya değil de Cüreyc veya Yusuf isminde bir rahip, yahut Yusuf adlı bir akrabası olduğuna dair bazı zayıf rivayetler nakledilmiştir. Ancak bunların hiçbir hükmü yoktur. Zira Allah Teâlâ, Hz. Meryem’i Hz. Zekeriyya’nın eğitim ve himayesine verdiğini zikretmektedir.

B)Fevkalâde Bir Şekilde Rızıklandırılması

Hz. Meryem’in ibadetiyle meşgul olabilmesi için Hz. Zekeriyya ona bir mihrap yapmıştı. Orada kaldığı süre zarfında Hz. Meryem’e Allah tarafından fevkalâde bir şekilde rızık gelmekteydi. Nitekim Hz. İsa’yı dünyaya getirdiğinde de yine fevkalâdeden olarak taze hurma ve su ile lütuflandıkları bilinmektedir. Kur’ân, Hz. Zekeriyya’nın oraya her girişinde Hz. Meryem’in beraberinde güzel yiyecekler bulunduğunu şöyle anlatmaktadır: “Zekeriyya onun yanına mâbede ne zaman girse beraberinde yiyecekler bulurdu. ‘Meryem! Bu yiyecekleri nereden buluyorsun!?’ deyince de o ‘Bunlar Allah tarafından gönderiliyor. Muhakkak ki Allah dilediğine sayısız rızıklar verir.’ derdi.” Benzer bir hâdisenin Peygamberimiz’in kızı Hz. Fâtıma’nın başından geçtiği de rivayet edilmektedir.

Hz. Meryem’e rızkın gelişine dair Hıristiyan kaynaklarında da bilgi olduğu belirtilmektedir. Ancak sözü edilen bu bilgi, apokrif (Kilisenin reddettiği) İncillerde zikredilen bilgiler olmalıdır. Zira Yeni Ahit’te, meleğin gelip de Hz. İsa’yı müjdelemesine kadar Hz. Meryem’in hayatına dair bir bahse rastlanmamaktadır. Buna mukabil apokrif İncillerde Hz. Meryem’in hayatının ilk devresi hakkında bazı bilgiler yer almaktadır. Meselâ doğduğu yerle ilgili farklı bilgilere rastlandığı gibi, doğum tarihiyle ilgili yaklaşık tahminler de mevcuttur. Apokrif bir İncil olan Protevangelium’da bazı ilâve bilgiler de yer almaktadır ki, kanonik (Kilisenin kabul ettiği) İncillerde bunları bulmak mümkün değildir.

C)Mabed Günleri ve Kulluk Şuuru

Hz. Zekeriyya’nın himaye sürecinde Hz. Meryem, sürekli Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ve koruması altında yetişmiş ve her geçen gün ibadetlerini artırarak devam ettirmiştir. Onun bu hususi durumu, yine Âl-i İmrân Sûresi’nde şöyle ifade edilmektedir: “Hani melekler demişlerdi ki: Meryem! Muhakkak ki Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı, hatta seni dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldı. Meryem! Saygı dolu bir gönülle huzurunda durup Rabbine ibadet et, secdeye kapan ve rükû edenlerle beraber rükû et.”

Âyette geçen “Allah’ın temizlemesi”nin, “küfürden ve günahtan arındırma”, “âdet ve doğum kanından, fizikî bir kusurdan uzak kılma” ve “erkeğin temasından arındırma” gibi mânevî, ahlâkî, bedenî temizleme olduğuna dair farklı yorumlar yapılmıştır. “Dünyadaki bütün kadınlara...” ifadesini ise hemen bütün tefsirciler, “kendi dönemi itibariyle bütün kadınlara” şeklinde anlamışlardır. Ayrıca rükûsuyla, secdesiyle buradaki ibadetin şekliyle ilgili tefsirlerde ayrıntılar mevcut ise de burada ibadetin şeklinden çok daha önemlisi, Hz. Meryem’in “Saygı dolu bir gönülle huzurunda durup Rabbine ibadet et, secdeye kapan ve rükû edenlerle beraber rükû et” emrine hem de gönülden itaat ettiğidir: “Bir de İmran’ın kızı Meryem’i misal getirir. Meryem, iffet ve namusunu korudu. Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden itaat edenlerden oldu.” (Tahrîm Sûresi, 66/12)

Kur’ân ayrıca, Hz. Meryem’in dosdoğru bir insan olduğuna da şâhitlik etmektedir.

Bütün Kadınlara Üstün Kılınması

Hz. Meryem’in üstün kılınmayla ilgili âyetin hemen bütün tefsirlerinde yer almakla beraber aynı zamanda Kütüb-i Tis’a’da da pek çok yerde nakledilen bazı hadisler bulunmaktadır. Hz. Meryem’in faziletini konu edinen bu rivayetlerde Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

1– “Kendi dönemindeki kadınların en hayırlısı İmran kızı Meryem’dir ve yine bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı Huveylid kızı Hatice’dir.”

2– “Erkeklerden pek çokları (fazilette) kemâle ermiştir. Kadınlardan ise İmran kızı Meryem ve Firavun’un karısı Âsiye’den başka kimse kemâle ermemiştir. Hz. Âişe’nin kadınlara üstünlüğü ise, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir.”

3– “Yeni doğan her çocuğa, doğduğu anda şeytan mutlaka dürter. Yavru, onun dürtmesi (nin verdiği rahatsızlık) sebebiyle bağırarak ağlar. Hz. Meryem ve oğlu Hz. İsa bundan hâriçtir.” Bu hadisin bazı rivayetlerinde Ebû Hureyre, Hz. Meryem ile oğlu Hz. İsa’ya lutfedilen bu özel konumun, Hz. Meryem’in annesinin, “Onu ve soyundan gelecekleri, o mel’un şeytanın şerrinden korumanı niyaz ediyorum.” şeklindeki duâsının kabulünden kaynaklandığını söylemektedir.

4– “Yeryüzü kadınları arasında (örnek olmaları ve faziletleri bakımından) Hz. Meryem, Hz. Hatice, Hz. Fâtıma ve Hz. Âsiye’yi bilsen sana yeter.”

5– “Cennet kadınlarının en faziletlileri Hz. Hatice, Hz. Fâtıma, Hz. Âsiye ve Hz. Meryem’dir.” 26

6– “Fâtıma, cennet kadınlarının efendisidir. Tabii ki Hz. Meryem’in üstün durumu hesaba katılmazsa..” 27

7– “Kureyş kadınları, kadınların en hayırlılarıdır; deveye binerler, kadınların çocuğa en şefkatlisi ve kocasının malını koruma hususunda kocaya en titizidirler.” Bu hadisi naklettiği her yerde Ebû Hureyre’nin “Meryem bintü İmran asla deveye binmedi.” sözü nakledilir ki, Hz. Meryem’in faziletiyle ilgili asıl kısım burasıdır. Nevevî ve İbn Hacer’e göre, Ebû Hureyre’nin maksadı Hz. Meryem’in deveye binip binmediğini vurgulamak değildir. Sadece ona özel bazı faziletler bulunduğunu anlatmak için bu ifadeyi kullanmıştır. Diğer bir deyişle “Deveye biniyor olmak bir kadını hayırlı kılmaz; zira Hz. Meryem deveye binmediği halde hayırlıdır. Demek ki o, herkeste olmayan hususi faziletlere sahiptir.” denmek istenmiştir.

Görüldüğü gibi müfessirler ve hadis şârihleri, bu rivayetlerden hareketle, bahsi geçen kadınlar arasında fazilet sıralaması konusunda farklı değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Rivayetlerin hepsinde göze çarpan ortak bir hususa dikkat çekmek gerekmektedir: Diğer isimler değişmesine rağmen Hz. Meryem bütün rivayetlerde zikredilen ortak şahıstır. Tek başına bu husus dahi onun faziletini göstermeye yetmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
aSuDe
Admin
aSuDe


Rep Puanı : uğurböcüğü
Mesaj Sayısı : 2142
Site Aktifliği : 6286
Kayıt tarihi : 24/09/08
Yaş : 39

Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. Empty
MesajKonu: Geri: Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu..   Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. EmptyÇarş. Ağus. 12, 2009 8:09 pm

Hz. Meryem’i Peygamber Sayanların Bulunması

Yukarıda sayılan rivayetlerden hareketle bazı âlimler, kadınlardan peygamber geldiği sonucuna varmışlardır. Böylelikle bir yandan genel olarak kadınlardan peygamber gelip gelmediği, diğer yandan da özel olarak Hz. Meryem’in peygamber olup olmadığı konularında farklı değerlendirmeler ortaya çıkmıştır. Hz. Meryem’in peygamber olduğu görüşünde olan âlimler; Meryem Sûresi’nde pek çok peygamberin sıralandığı yerde Hz. Meryem’in de yer alması ve sonunda “İşte Allah’ın nimetine mazhar olmuş peygamberlerden olan bu zatlar Âdem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın evlatlarından, İbrâhim ve İsrail’in nesillerinden ve hidâyete erdirip seçtiğimiz kimselerdendir.” denmesi.. meleğin Hz. Meryem’e vahiy getirmesi.. ona olağanüstü şeyler lutfedilmesi.. Allah tarafından seçilip tertemiz yapılarak dünyadaki bütün kadınlara üstün kılınması.. ayrıca hadislerde onun “kemâle erdiği”nin belirtilmesi.. cennet kadınlarının efendisi sayılması.. gibi hususları dikkate alarak bu sonuca varmışlardır. 30 Ancak genel kabul gören görüş, kadınlardan peygamber gelmediği şeklindedir.

Hıristiyanlar arasında da Hz. Meryem’i peygamber olarak gören bazı teologlar bulunmaktadır. Hıristiyanlık genel olarak Hz. Meryem’i Hz. İsa’dan aşağıda, fakat diğer kadınlar ve bütün azizlerin üstünde görmektedir. Ayrıca Hıristiyan literatüründe Hz. Meryem hakkında pek çok yüceltme ifadesi kullanılmış; onun itaat, sabır, alçakgönüllülük, dindarlık, iman, ümit, merhamet, iffet vb. faziletleri üzerinde çokça durulmuştur.

Bir İffet Âbidesi Oluşu

Kur’ân, Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya nasıl hamile kaldığına da şu şekilde yer vermektedir:

“Gün geldi, melekler ona ‘Meryem! Allah, Kendisi tarafından bir kelime vereceğini sana müjdeliyor. Adı İsa, lakabı Mesih, sıfatı Meryem oğludur. Dünyada da âhirette de itibarlı, Allah’a en yakın kullardan olacaktır. Beşiğinde de yetişkinliğinde de insanlara hitap edip onlarla konuşacak, salih insanlardan olacaktır.’ Meryem ‘Ya Rabbî, bana hiçbir erkek eli değmediği hâlde nasıl olur da çocuğum olabilir?’ deyince, Allah şöyle buyurdu: ‘Öyle de olsa Allah dilediğini yaratır; Zira O, bir şeyin var olmasına hüküm verince sadece “ol” der, o da derhal oluverir.” (Âl-i İmrân, 3/45-47)

Konuya daha genişçe yer verilen Meryem Sûresi’nde ise Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya hamile kalışı, onu dünyaya getirişi ve sonrasında gelişen hâdiselerden yeterince bahsedilmektedir:

“Kitapta Meryem’i de an! Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekiliverdi. Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi. Meryem irkildi ve ‘Ben’ dedi, ‘Rahmana sığındım senden. Eğer Allah’tan korkup haramdan sakınan bir kimse isen çekil yanımdan!’ Ruh ‘Ben’ dedi, ‘Rabbinden sana gelen bir elçiyim. Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim.’ Meryem ‘Nasıl oğlum olabilir ki bana eli değen bir tek erkek bile olmamıştır. İffetsiz bir kadın da değilim!’ Ruh ‘Öyledir, ama Rabbin: ‘Bu iş bana pek kolaydır. Çünkü biz onu insanlara kudretimizin bir alâmeti ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız ve artık bu, hükme bağlanmış, olup bitmiş bir iştir.’ dedi. Sonra çocuğuna hamile kaldı ve bu hâliyle uzakça bir yere çekildi. Derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı. ‘Ay!’ dedi, ‘N’olaydım, keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!’ Derken, Ruh, ona aşağıdan şöyle seslendi: ‘Sakın üzülme!’ dedi, ‘Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi. Haydi, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün. Artık ye, iç, gözün aydın olsun! ...” (Meryem Sûresi, 19/16-33)

Diğer taraftan Cenâb-ı Hak hem Hz. Meryem’i hem de oğlu Hz. İsa’yı, cümle âlem için bir ibret vesilesi kıldığını ve onları pınarları akan ve yerleşmeye elverişli yüksekçe bir yere yerleştirdiğini beyan etmektedir. Nitekim Cenâb-ı Hak, ona ve annesine lutfettiği bu ve benzeri nimetleri Hz. İsa’ya hatırlatmaktadır: “İsa! Hem senin hem annenin üzerindeki nimetimi iyi düşün.”

Hz. Meryem’in hamilelik ve doğum süreciyle ilgili özellikle rivayet tefsirlerinde ve hadis şerhlerinde ayrıntıya yer veren pek çok rivayet ve yorum bulunmakta ise de bütün bunlar, bu makale çerçevesinin dışındadır. Asıl önemlisi, Hz. Meryem’in hamilelik ve doğum süreciyle ilgili olarak, bilinemeyecek bazı yönlerin de olduğudur. M. Fethullah Gülen Hocaefendi, şu yorumuyla buna dikkat çekmektedir:

“Diğer annelerde olduğu gibi, Hz. Meryem’de de embriyolojik safhalar söz konusudur. O da hâmile kalır, karnı büyür ve doğum sancıları gelince, bir kenar semtte su arkının bulunduğu bir hurma ağacının yanına gider ve hamlini vaz’eder. Ancak, bu hamile kalış ve embriyolojik vetirenin başlaması nasıl olmuştur? İşte bunlar, âdeta birer sır paketi gibidir. Hz. Meryem’in karşısındaki Cebrâil midir, yoksa zaman üstü husûsiyetiyle Hz. Rûh-u Seyyidü’l-En’âm’ın cevher-i hayatı mıdır da ona temessül etmiş, o da bu rûhu görünce bedene ve cismâniyete âit olmayan bir heyecan duymuştur. İşte bütün bunlar bizi aşan ve “Kudret” dâiresinde cereyan eden şeylerdir. Evet, Hz. Meryem bir iffet âbidesidir; onun cismânî bir heyecan duyması şöyle dursun, o en derin bir iffet hissiyle şahlanıp karşısında temessül eden rûha, “Senden Allah’a sığınırım.” demiştir. Öyleyse burada çok ciddî bir mücerrediyet vardır; yani, bu meseleyi esbap dâiresi içinde ve tenâsüb-ü illiyet prensibiyle izah etmek mümkün değildir.”

Özetle söylemek gerekirse Hz. Meryem’in hamilelik süreciyle ilgili gözardı edilemeyecek en önemli gerçek şudur: Bir iffet âbidesi olan Hz. Meryem, bâkire olduğu hâlde, Allah’ın bir mucizesi olarak hamile kalmıştır. Enbiyâ ve Tahrîm Sûrelerinde Hz. Meryem’in, iffet ve namusunu koruduğu özellikle vurgulanmaktadır:

“İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de an. Biz ona rûhumuzdan üfledik, hem onu hem oğlunu cümle âlem için bir ibret yaptık.” (Enbiyâ Sûresi, 21/91) “Bir de Allah, İmran’ın kızı Meryem’i misal getirir. Meryem, iffet ve namusunu korudu. Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden itaat edenlerden oldu.” (Tahrîm Sûresi, 66/12) Nitekim Kur’ân’da, Hz. Meryem hakkında buna zıt olarak söylenen her sözün onun aleyhinde müthiş bir iftira olduğu, bu iftira sahiplerinin belalarla cezalandırıldığı ve kalblerinin mühürlendiği belirtilmektedir.

Vefatı ve Kabri

Hz. Meryem’in vefatı ve kabriyle ilgili âyet ve hadislerde bir açıklamaya rastlanmamaktadır. Bu konudaki ayrıntılar genelde Hıristiyan kaynaklara veya bir kısım tarihî kaynağa dayanmaktadır. Sinoptik İncillerde (Matta-Markos-Luka) yer almamakla beraber sadece Yuhanna İncilinde, Hz. Meryem’in Kana mucizesinde ve haç olayında yer aldığı; “Resûllerin İşleri”nde Hz. İsa’nın göğe yükselmesinden sonra havarilerle dua ettiği belirtilmekte ise de hayatının geri kalanı, ölümü, yaşı, dış görünüşü hakkında İncillerde hiçbir bilgi bulunmamaktadır.

Hz. İsa’nın dünyadan ayrıldığı sırada elli yaşlarında olduğu tahmin edilen Hz. Meryem’in elli altı, yetmiş, yetmiş iki yaşlarında, yahut çok ileri yaşlarda öldüğü görüşleri yanında, nerede ve nasıl vefat ettiği, kabrinin nerede olduğu, öldüğü veya göğe yükseltildiği konuları da tartışılagelmiştir. Bütün bu ayrıntılar bir yana, Hz. Meryem’in Allah’a ibadet ederek hayatına devam ettiği bilgisi, onun genel profiline daha uygun görünmektedir.

Hıristiyan kaynaklar daha çok Hz. Meryem’in defnedildiği yere dair bir bilgi bulunmadığı görüşünde olmakla beraber Kudüs, Efes ya da Antakya’da defnedildiğine dair farklı görüşler mevcuttur. Efes’te ona nisbet edilen bir kabir bulunmayışına karşılık, Kudüs’te birisi Zeytin Dağı ve Tapınak Tepesi arasındaki Jeoshaphat (veya Kedron) vadisinde, diğeri de Gethsemani’de (Cesmâniyye) olmak üzere birer kilisenin onun defnedildiği yer olduğu ileri sürülmektedir. Siyon dağında diyenler de vardır. Şam tarihi yazarı İbn Asâkir ise, Hz. Meryem’in mezarının Şam’da el-Ferâdîs kabristanında olduğunu kaydetmiştir.


Dipnotlar

1. Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslâmda Hz. Meryem s.65.
2. Ebûbekr er-Râzî, Muhtâru’s-sıhâh I, 112.
3. Wensinck, A. J.; “Meryem”, MEB İA, VII, 781-782; Tümer, s.153.
4. Zemahşerî, I, 142; Beğavî, I, 295; Beydâvî, II, 31.
5. Hâkim, Müstedrek II, 646; Taberî, III, 235; Zemahşerî, I, 142.
6. Bkz.: Âl-i İmrân, 3; 37, 44. Ayrıca bkz.: İbn Hişâm, III, 121; Taberî, III, 242-244.
7. İbn Hişâm, III, 121; Schleifer, Aliah; İslâm’ın Kutsal Meryem’i s.35.
8. İbn Kesîr, Bidâye II, 68; Âlûsî, III, 165, XVI, 80.
9. Bkz.: Âl-i İmrân, 3; 37. Ayrıca bkz.: Taberî, III, 242-244; Kurtubî, IV, 71-86.
10. “Mihrap” kelimesi günümüzde bilinen anlamda değil, “oturulacak ve ibadet edilecek yer, bu tür yerlerin en şereflisi ve en mukaddesi, şeytanla muharebe edilen yer” anlamındadır. İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab “h-r-b” mad. (I, 306).
11. Taberî, III, 245; Vâhıdî, I, 208; Beydâvî, II, 34.
12. Ayrıca bkz.: Taberî, III, 244-246; Beğavî, I, 297; Fahruddîn er-Râzî, VI, 283.
13. Zemahşerî, I, 143; İbn Kesîr, I, 361.
14. Wensinck, VII, 784; Tümer, s. 157.
15. Tümer, s. 68-69.
16. Ayrıca Y. Ahit, Luka 1: 26-28; 41-42.
17. Taberî, III, 262-264; Vâhıdî, I, 210.
18. Mâide, 5; 75. Âyetteki “sıddîka” kelimesi; güvenilir, doğru sözlü, dininde ve imanında ihlaslı, sözlerinin doğruluğunu ameliyle tasdik eden anlamlarına gelmektedir. İbn Manzûr, “s-d-k” mad. (X, 193)
19. Âl-i İmran, 3; 42-43.
20. Kadı Iyâz ve Kurtubî gibi âlimler, “yeryüzündeki bütün kadınların” şeklinde daha genel anlamışlardır. Nevevî, Şerhu Müslim XV, 198; Aynî, Umdetü’l-kârî XVI, 23.
21. Buhârî, “enbiyâ” 45; Müslim, “fedâilü’s-sahâbe” 69.
22. Buhârî, “enbiyâ” 32, 46; Müslim, “fedâilü’s-sahâbe” 70.
23. Buhârî, “bed’ü’l-halk” 11; Müslim, “fedâil” 146, 147.
24. Buhârî, “enbiyâ” 44; Müslim, “fedâil” 146.
25. Tirmizî, “menâkıb” 61; Ahmed b. Hanbel, III, 135.
26. Ahmed b. Hanbel, I, 293, 316, 322.
27. Tirmizî, “menâkıb” 60, 63; Ahmed b. Hanbel, III, 64, 80.
28. Buhârî, “enbiyâ” 46; Müslim, “fedâilü’s-sahâbe” 201.
29. Nevevî, XVI, 80; İbn Hacer, VI, 473-474, IX, 125.
30. Nevevî, XV, 198; Aynî, XV, 308.
31. Nevevî, XV, 198; Beydâvî, II, 38; İbn Kesîr, II, 82; Aynî, XV, 308. Bu görüş sahipleri “Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de başka değil, ancak şehirlerde oturanlardan vahye mazhar ettiğimiz bir takım erkeklerdi.” (Yusuf, 12; 109; Nahl, 16; 43; Enbiyâ, 21; 7) âyetine dayanırlar.
32. Tümer, s.47, 96.
33. Tümer, s.95-98.
34. Âl-i İmran, 3; 45-47. Ayrıca bkz.: Meryem, 19; 20-22; Tahrîm, 66; 12; Y.Ahit, luka 1:26-38.
35. Bkz.: Meryem, 19; 16-33. Ayrıca bkz.: Âl-i İmran, 3; 47; Tahrîm, 66; 12; Y.Ahit, luka 1:34.
36. Batılı araştırmacı Wensinck, daha önce indiğini belirttiği Mü’minûn, 23; 50.âyetinin yukarıda u zunca yer verilen Hz. Meryem’in Hz. İsa’yı dünyaya getirmesine ilk telmih sayılabileceğini söyler. Wensinck, VII, 781.
37. Bkz.: Mâide, 5; 110.
38. Schleifer, s. 33-51; Tümer, s. 157-163.
39. M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla 2/12.
40. Bkz.: Âl-i İmran, 3; 47; Meryem, 19; 20; Enbiyâ, 21; 91; Tahrîm, 66; 12. Ayrıca bkz.: Ahmed b. Hanbel, I, 202, 461, V, 291; Tayâlisî, Müsned s.46; Abd b. Humeyd, Müsned s.193.
41. Bkz.: Nisâ, 4; 155-158.
42. Y.Ahit, Yuhanna 2:1-11.
43. Y.Ahit, Yuhanna 19:25-27.
44. Y.Ahit, Elçilerin İşleri 1:14.
45. Bu konudaki pek çok tahmin için bkz.: Tümer, s.78-83; Schleifer, s.53; Wensinck, VII, 783, 785; Taberî, Târîh I, 585; Hâkim, II, 651.
46. Schleifer, s.52; Tümer, s.31.
47. İncillerin bildirdiğine göre tutuklanmadan önce Hz. İsa’nın gelip dua ettiği yer de burasıdır. Y .Ahit, matta 17:1-3; Y.Ahit, markos 14:32-42; Y.Ahit, luka 22:39-46.
48. Tü mer, s.84-93; Schleifer, s.54.
49. İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk II, 337, 411.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. Empty
MesajKonu: Geri: Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu..   Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu.. EmptyPerş. Ağus. 13, 2009 12:13 pm

Allah razı olsun..Ellerine sağlık..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Hazreti Meryem Vâlidemiz Hakkında Bilmemiz Gerekenler, Hayatı, İffet Abidesi Oluşu..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hazreti Muhammed (sav) Hakkında Ayetler
» İffet
» Hacc İle İlgili Bilmemiz Gereken Herşey!
» Tertipli Oluşu Ve Estetiğe Verdiği Önem
» Resimlerle Bediüzzaman'ın Hayatı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: İslami Konular-
Buraya geçin: