MücriM
'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?' 112
MücriM
'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?' 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?'

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
aSuDe
Admin
aSuDe


Rep Puanı : uğurböcüğü
Mesaj Sayısı : 2142
Site Aktifliği : 6286
Kayıt tarihi : 24/09/08
Yaş : 39

'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?' Empty
MesajKonu: 'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?'   'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?' EmptySalı Ağus. 18, 2009 7:44 am

Dua, Rabb'e İtimadın Gereğidir

Dua, aciz, fakir, muhtaç ve kendine yetmediğinin şuurunda olan kulun, tazarru ve alçak gönüllülük içinde, Cenab-ı Hakk'a yönelip, hâlini O'na arz etmesi ve istediklerini O'ndan dilemesidir. Bu aynı zamanda kulun Rabb'ine karşı iman ve itimadının bir gereğidir.

Ancak kulun, duasında neleri, nasıl isteyeceği de duanın kabulü adına önemlidir. Dua esnasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır:

1-Dua, mutlaka ızdırar diliyle yapılmalı. Gecenin bir vakti kalkıp elpençe divan durulmalı ve yüreklerde burkuntu hasıl eden hususlar samimiyetle dile getirilmeli. Masum çocuklar, yaşlılar, hastalar mutlaka duaya dahil edilmeli ve duanın bütün yeryüzünde bir külliyet kesbetmesinin yolları aranmalıdır.

2-Günah olmayan bir şeyi istemenin bir mahzuru yoktur. Ancak dua ederken Allah'ın yasakladığı şeyleri istemek yanlıştır. Mesela, "Faiz muamelem iyi işlesin. Rüşvetten iyi kazanayım. Çok zengin olayım ve bu şekilde insanlar üzerinde bir hâkimiyet kurayım..." şeklinde dualar etmeyi Allah yasaklamıştır.

3-Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) dua ederken gulüvden men etmiştir. Gulüv, bir şeyde aşırı gitmek demektir. İnsanın, daha kısa ve öz ifadelerle halini Allah'a arz edip, bir şeyler istemesi mümkünken, uzun sözlerle gulüv yaparak dua etmesi makbul değildir. Burada hemen şunu ifade edelim ki, Allah'a yapılan uzun münacâtlar bunun dışındadır. Çünkü bunlar, birer istek değildir.

4-Cenab-ı Hakk'tan dua maksatlı isteklerde bulunurken detaylara girmekten kaçınmak gerekir. Mesela bir insanın "Ya Rabbi! Beni cennete koy. Cennette beni koyacağın köşkün döşemeleri kavârîr, inci ve lü'lüden olsun. Köşkün direkleri altından, sütunları gümüşten olsun. Hurilerden bazıları sarı, bazıları da esmer olsun..." türünden isteklerde bulunması gereksizdir.

5-Ashab-ı kiramdan Ubâde ibn Sâmit'in yukarıdakine benzer ifadelerle dua eden oğluna yaptığı "Oğlum, ben Rasûlullah'tan duada ifrattan sakındıran sözler duydum." ikazı da bu şekilde anlaşılmalıdır. O ifratı (aşırılığı) meselenin keyfiyetiyle alâkalı detaylarla uğraşma şeklinde anlıyor. Yoksa, Cenâb-ı Hak "Ey iman edenler, Allah'ı çok anın, çok yâd edin." (Ahzab Sûresi, 33/41) derken, bir insan sabahtan akşama kadar durmadan "Sübhanallâhi ve bihamdihî sübhânallahi'lazîm" dese yine duanın hakkını eda etmiş olamaz. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu duanın sabah akşam yüzer defa söylenmesini tavsiye ediyor. Ümmü Seleme validemiz de taşları veya fasulye tanelerini yanına koyuyor ve onlarla sayarak her gün yüz defa bu duayı okuyor.


'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?'

Bazen aklımıza, mana büyüklerinin Mecmuatu'l-Ahzab gibi dua mecmualarında gördüğümüz uzun uzun yaptıkları duaların aşırı olup olmadığı şeklinde bir soru gelebilir. Öncelikle Hasan Basri Hazretleri'nin Üsbûiyyesi'ne (haftalık yaptığı dua, zikir ve münacâtlar) bakıldığında, Allah'ı fevkalâde yücelten, O'nu tesbih ve takdis eden ifadelerde bulunduğu görülecektir.

Hasan Şâzelî Hazretleri'nin münacâtında ise çok derin ve şuurlu bir yöneliş; Cevşen gibi Allah'ı sena etme ve kendi kusurlarını söyleme mevzu bahistir. Şâh-ı Geylânî'nin hususi münacâtında da aynı şeyler söz konusudur. Bu ifadeler biraz anlaşılabilse insan okurken gözyaşlarını tutamaz ve anlar ki bir insan, Cenab-ı Hak karşısında aczini, zaafını, fakrını, yetersizliğini ve tutarsızlığını ancak bu kadar mükemmel dile getirebilir. Öyleyse bunların hepsi münacâttır ve aşırıya gidiliyor diyerek bunları yadırgamak yanlıştır. Bu münacâtların hepsi Cenab-ı Hakk'ı ululamaya ve yüceltmeye matuftur. Binaenaleyh bunlar, aşırılık olarak mütalaa edilmemelidir. Cevşen veya Evrad-ı Kudsiye-i Şâh-ı Nakşibendiye gibi münacâtlar da bu kategori içine girmektedir. Bu münacâtlarla insan, Allah ile arasındaki muhavere, konuşma ve fısıldaşmanın uzayıp gitmesini arzu etmektedir. Çünkü kul "Allah'ım!" dediği zaman, Cenab-ı Hak da "Lebbeyk kulum! Ne isteğin varsa yerine getireyim." demektedir.

Dua, Allah'la Konuşmanın Adıdır

Burada her ne kadar hadis kriterleri açısından zayıf (hatta uydurma diyenler) olsa da çok latif bir misal olduğu için bir hadiseden bahsetmek istiyorum. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) miraca çıktığında, semada Hazreti Musa ile karşılaşır. Hazreti Musa, Allah Resûlü'ne "Ya Muhammed! Sen, 'Benim ümmetimin alimleri Benî İsrail'in peygamberleri gibidir' buyuruyorsun." der. O sırada İmam-ı Gazali'nin ruhaniyeti (rahmetullahi aleyh) oraya gelir ve Musa (aleyhisselam) ile görüşürler. Hazreti Musa; "Sen kimsin?" diye sorunca, İmam-ı Gazali, "Muhammed oğlu, Muhammed oğlu, Hamid oğlu İmam-ı Gazali'yim" diye cevap verir. Bu cevap üzerine Hazreti Musa, "Künyeni neden bu kadar uzun söyledin? Yalnızca İmam Gazali deseydin kifayet etmez miydi?" diye sorar. İmam-ı Gazali şöyle cevap verir: "Allah (celle celâluhû) ile konuşmaya gittiğin zaman sana "Sağ elindeki nedir?" diye sorduğunda, sen onu tanıtırken "O benim asamdır. Ona dayanır ve onunla davarlarıma yaprak silkelerim. Ayrıca onunla daha pek çok ihtiyacımı gideririm." (Tâhâ Sûresi, 20/18) diye uzun uzun anlattın, kısaca cevap verseydin yeterli olmaz mıydı?" şeklinde, sorusuna soruyla cevap verir. Musa (aleyhisselam) da buna cevap olarak: "Ben Allahü Teala ile biraz daha fazla konuşabilmek için uzunca açıkladım." der. İmam-ı Gazali de: Sen, Allah'ın (celle celâluhû) büyük peygamberlerindensin. Kelîmullah'sın. Kitap verilenlerdensin. Ben de seninle daha fazla konuşabilme şerefine nâil olmak için uzun açıklamada bulundum." şeklinde cevap verir. İşte tıpkı bu misalde olduğu gibi Cevşen ve Evrad-ı Şâh-ı Nakşibendiye gibi münacâtların uzun olması, Rabb'imizle aramızdaki konuşmanın uzaması manasına geldiğinden bunlarda hiçbir mahzur yoktur.


'Namazda Ne Diyorsun?'

Bir gün, Allah Resûlü bir bedeviye talim için "Namazda ne diyorsun?" diye sormuş, o da,

"Teşehhüdü okuyorum. Sonra Allah'tan cennet diliyor ve cehennem ateşinden O'na sığınıyorum. Ama ben, ne Sizin okuduğunuzu, ne de Muaz'ın okuduğunu biliyorum. Siz değişik şeyler mırıldanıyorsunuz." demiştir. Bunun üzerine Efendimiz, "Biz de senin okuduğun şeyler çerçevesinde mırıldanıyoruz." buyurmuştur. Buradan da anlaşılmaktadır ki duada esas olan, asıl istenilecek şeyleri isteyip onun dışında aşırı gitmekten sakınmaktır.

Ayrıca burada şunu ifade etmekte de fayda vardır ki, Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) me'surâtı (hadis kitaplarında nakledilen O'nun yaptığı dualar) ile dua etmek, başkalarının sözleriyle dua etmekten daha makbuldür. Allah Resûlü'nden mervî olan bu dualar, İmam Rabbani ve Bediüzzaman'ın da dediği gibi çok daha nurlu ve bereketlidir. Bu sebeple dua edilirken Allah Resûlü'nün yaptığı ifade kalıpları tercih edilmelidir. Rabb'im, marziyatına uygun dua etmeye bizi muvaffak kılsın.


Örnek Bir Dua

"Allahümme innî es'elüke mine'l-hayri küllihi êcilihî ve âcilihi mâ alimtü minhu ve mâ lem a'lem. Ve eûzu bike mine'ş-şerri küllihi êcilihî ve âcilihi mâ alimtü minhu ve mâ lem a'lem.

Ve es'elüke'l-cennete vemâ karrabe ileyhâ min kavlin ev amelin. Ve eûzü bike mine'n-nâri vemâ karrabe ileyha min kavlin ev amelin. Ve es'elüke mine'l-hayri mâ seeleke abduke ve rasûluke Muhammed. Ve esteîzuke mimmâ isteâzeke minhu abduke ve rasûluke Muhammed. Ve es'elüke mâ kadayte lî min emrin en tec'ale âkibetehu raşeden." (Müsned, 6/146)

"Allah'ım! Ben, Sen'den yakın-uzak, bildiğim-bilmediğim, bütün hayırları istiyor; yakın-uzak, bildiğim-bilmediğim bütün şerlerden de Sana sığınıyorum. Allah'ım! Ben Senden, cenneti ve cennete götüren söz ve amelde beni muvaffak kılmanı istiyorum. Ateşten ve ateşe götüren söz ve fiillerden de Sana sığınıyorum. Allah'ım! Kulun ve peygamberin Muhammed'in Sen'den istediği şeyleri ben de istiyorum. O, hangi şerlerden Sana sığınmışsa ben de o şerlerden Sana sığınıyorum. Ve dahi benim hakkımda hükmettiğin her kaza ve kaderi hayırlı kılmanı diliyorum."

04 Mayıs 2007, Cuma ZAMAN - Kürsü
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
'Söyle Kulum Ne İstiyorsun?'
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hak teâlâ buyurur ki, ey kulum
» Kişinin duada şöyle demesi yeter..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Dua Ufku-
Buraya geçin: