MücriM
Etrafındakiler kime şahitlik eder? 112
MücriM
Etrafındakiler kime şahitlik eder? 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Etrafındakiler kime şahitlik eder?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Etrafındakiler kime şahitlik eder? Empty
MesajKonu: Etrafındakiler kime şahitlik eder?   Etrafındakiler kime şahitlik eder? EmptyPtsi Eyl. 07, 2009 9:58 am

Bismillahirrahmanirrahim

On Yedinci Pencere


Muhakkak ki, göklerde ve yerde müminler için Allah'ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden deliller vardır. (Casiye Sûresi: 3.)

Zeminin yüzünü yaz zamanında temâşâ edip görüyoruz ki, icâd-ı eşyada müşevveşiyeti iktizâ eden ve intizamsızlığa sebep olan nihayetsiz sehâvet ve bir cûd-u mutlak, gayet derecede bir insicam ve intizam içinde görünüyor. İşte zemin yüzünü tezyin eden bütün nebâtâtı gör.

Hem, mîzansızlığı ve kabalığı iktizâ eden icâd-ı eşyadaki sürat-i mutlaka dahi kemâl-i mevzuniyet içinde görünüyor. İşte, zemin yüzünü süslendiren bütün meyvelere bak. Hem, ehemmiyetsizliği, belki çirkinliği iktizâ eden kesret-i mutlaka dahi kemâl-i hüsn-ü san'at içinde görünüyor. İşte yeryüzünü yaldızlayan bütün çiçeklere bak.

Hem, san'atsızlığı, basitliği iktizâ eden icâd-ı eşyadaki suhûlet-i mutlaka dahi nihayetsiz derecede san'atkârlık ve maharet ve ihtimamkârlık içinde görünüyor. İşte yeryüzündeki ağaç ve nebâtât cihazâtının sandukçaları ve programları ve tarihçe-i hayatlarının kutucukları hükmünde olan bütün tohumlara, çekirdeklere dikkatle bak.

Hem, ihtilâf ve ayrılığı iktizâ eden uzaklık ve bu'd-u mutlak dahi bir ittifak-ı mutlak içinde görünüyor. İşte bütün aktâr-ı zeminde zer' edilen her nevi hububâta bak.

Hem, karışmayı ve bulaşmayı iktizâ eden kemâl-i ihtilât, bilakis kemâl-i imtiyaz ve tefrik içinde görünüyor. İşte bütün yeraltına karışık atılan ve madde itibâriyle birbirine benzeyen tohumların sümbül vaktinde kemâl-i imtiyazları; ve ağaçlara giren muhtelif maddelerin yaprak, çiçek ve meyvelere, kemâl-i imtiyaz ile tefrikleri; ve mideye giren karışık gıdâların muhtelif âzâ ve hüceyrâta göre kemâl-i imtiyazla ayrılmalarına bak, kemâl-i hikmet içinde kemâl-i kudreti gör.

Hem, ehemmiyetsizliği, kıymetsizliği iktizâ eden gayet derecede mebzûliyet ve nihayet derecede ucuzluk dahi, yeryüzünde masnuâtça, san'atça nihayet derecede kıymettar ve pahalı bir keyfiyette görünüyor. İşte o hadsiz acâib-i san'at içinde, yeryüzünün Rahmânî sofrasında yalnız kudretin şekerlemeleri olan dutların nevilerine bak, kemâl-i rahmeti kemâl-i san'at içinde gör.

İşte, bütün rûy-i zeminde gayet kıymettarlık ile beraber hadsiz ucuzluk; ve hadsiz ucuzluk içinde hadsiz ihtilât ve karışıklık ile beraber hadsiz imtiyaz ve tefrik; ve hadsiz imtiyaz ve tefrik içinde gayet uzaklık ile beraber son derece muvâfakat ve benzeyiş; ve son derece benzemek içinde gayet derecede suhûlet ve kolaylık ile beraber gayet derecede ihtimamkârâne yapılış; ve gayet derecede güzel yapılış içerisinde sürat-i mutlaka ve çabuklukla beraber gayet derecede mevzun ve mîzanlı ve israfsızlık; ve gayet derecede israfsızlık içinde son derece çokluk ve kesret ile beraber son derecede hüsn-ü san'at; ve son derece hüsn-ü san'at içinde nihayet derecede sehâvet ile beraber intizam-ı mutlak, elbette, gündüz ışığı, ışık güneşi gösterdiği gibi, bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Hakîm-i Zülkemâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin vücûb-u vücuduna ve kemâl-i kudretine ve cemâl-i rubûbiyetine ve vahdâniyetine ve ehadiyetine şehâdet ederler, “En güzel isimler Onundur." (Haşir Sûresi: 24.)-1- sırrını gösterirler. (Sözler 33. Söz 17. Pencere)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:


TEMÂŞÂ : Hoşlanarak bakmak, seyretmek, ibretle bakmak.
İCÂD-I EŞYA : Eşyanın yoktan yaratılması..
MÜŞEVVEŞİYET : Şaşkınlık hâli, karışıklık, kargaşalık.
SEHÂVET : El açıklığı, cömertlik.
CÛD-U MUTLAK : Cenâb-ı Allah'ın herşeyi kuşatan cömertliği.
İNSİCÂM : Düzgünlük, pürüzsüz olma.
TEZYİN : Süslemek, donatmak, bezemek.
NEBÂTÂT : Bitkiler.
MİZÂN : Terâzi, tartı, ölçü, denge.
KEMÂL : Olgunluk, mükemmellik, eksiksizlik, tamlık.
MEVZÛNİYET : Ölçülü, vezinli, tartılı, düzgün.
KESRET-İ MUTLAKA : Mutlak çokluk.
SUHULET : Kolaylık.
MAHARET : Ustalık, hünerlilik, beceriklilik.
İHTİMÂMKÂRÂNE : Özenerek. Azami dikkat göstererek, itinalı bir şekilde.
BU'D-U MUTLAK : Mutlak uzaklık.
İTTİFÂK : Birleşme. Söz birliği etme.
AKTÂR-I ZEMİN : Zzeminin her bir yanı. Dünyanın her köşesi.
HUBUBÂT : Tohumlar Dâneler, tahıl.
İHTİLÂT : Karışmak, karışıp görüşmek.
BİLÂKİS : Aksine, tersine.
KEMÂL-İ İMTİYAZ : Tam imtiyaz, özellik ve hususîlik.
TEFRİK : Ayırt etme, ayırma.
MEBZÛLİYET : Ucuzluk, bolluk.
MASNUAT : Sanatla yapılmış olan eserler, varlıklar.
ACÂİB-İ SAN'AT-I İLÂHİYE : Allah'ın, insanları hayrette bırakan hârika san'atları.
İHTİMÂMKÂRÂNE : Özenerek. Azami dikkat göstererek, itinalı bir şekilde.
KESRET : Çokluk, sıklık, çeşitlilik.
VÜCÛB-U VÜCUD : Varlığı gerekli olmak, olmaması imkânsız olmak, varlığı zarurî ve vacib olmak, vazgeçilmez olmak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Etrafındakiler kime şahitlik eder?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Oruç, nefsi terbiye eder
» Şehîd-i Uhrevî Kime Denir?
» O (sav) kime burnu sürtülsün dedi?
» Kadın evlenmek istediğinde velisi olma hakkı önceliği kime aittir?
» Süfyan israfı teşvik eder

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Risale-i Nur-
Buraya geçin: