Kadr Gecesinin Gizli Kalmasının Hikmetleri
Allah Teâlâ, şu sebeplerden dolayı, bu geceyi gizli tutmuştur:
1) Allah Teâlâ, diğer şeyleri gizli tuttuğu gibi, bunu da saklı tutmuştur Çünkü Cenâb-ı Hak, herkes bütün taatlara rağbet etsin diye, rızasını taatlarda; günah sayılabilecek bütün şeylerden sakınsınlar diye, gazabını masiyetlerde; herkese saygı duysunlar diye, iyi gözle baksınlar diye, evliyasını, insanlar arasında; bütün dualarda alabildiğine çaba sarf etsinler diye, kabul ve icabetini, bütün dualardan; bütün isimlere saygı duysunlar diye, ism-i a'zamını; her namaza, alabildiğine devam etsinler diye, "salât-ı vüstâ"yı; her çeşit tevbeye devam etsinler diye, tevbenin kabulünü ve her mükellef sakınsın diye de, ölüm vaktini gizli bıraktığı gibi, Ramazan'ın tüm gecelerini tazim etsinler diye de, bu geceyi saklı tutmuştur
2) Cenâb-ı Hak sanki şöyle demek istemiştir: "Ben sizlerin günahlara karşı ne kadar cür'etkâr olduğunuzu bildiğim için, Kadir gecesini muayyen ve belirli bir hale getirmiş olsaydım, sizin bu geceye olan güveniniz, sizi, çoğu kez günah işlemeye sevkedebilir, böylece de sizler günah işlemiş olurdunuz Binâenaleyh sizin bile bile günah işlemeniz, bilmeyerek işlemenizden daha ağırdır İşte bundan dolayı bu geceyi size saklı tuttum"
Rivayet olunduğuna göre Hz Peygamber (sas), Mescid'e girdi ve uyuyan bir kimse gördü Bunun üzerine, Hz Ali’ye,
"onu uyandır, abdest alsın" dedi Hz Ali de, onu uyandırdı Sonra da, "Ey Allah'ın Resulü, sen, hayırlar konusunda hep öndesin O halde sen niçin uyandırmadın?" deyince de, Hz Peygamber (sas), "Çünkü, onun sana, "Kalkmıyorum" demesi, küfür olmaz İşte bu sebeple, diretmesi ve itiraz etmesi halinde, onun suçunu gizli tutasın diye böyle yaptım" buyurdu Şimdi, Peygamber (sas)'in rahmeti bu olduğuna göre, Rab Teâlâ'nın rahmetini var sen buna kıyas et Buna göre Cenâb-ı Hak adeta, "Kadir gecesini bilip de, onda taat edersen, bin aylık mükafaat elde etmiş olursun Eğer, onda günah işlersen, bin ayın cezasını hak etmiş olursun (Bunun için saklı tuttum) Halbuki, cezayı savuşturmak, mükafaatı celbetmekten daha evladır" demiştir
3) "Mükellef, o geceyi araştırmada iyice gayret göstersin ve böylece de sa'y ü gayretine mukabil mükafaat kazansın diye, Ben, bu geceyi saklı tuttum" demektir
4) Kul, Kadir gecesinin hangi gece olduğunu kesinkes bilmediği zaman, içinde bulunduğu gecenin Kadir gecesi olduğu ümidi ile, Ramazan'ın tüm gecelerinde taatta bulunmaya sa'y ü gayret gösterir Böylece de, Cenâb-ı Hak bu kullarıyla meleklerine karşı övünür ve, "Siz, bunların yer yüzünü ifsad edip kan akıtacaklarını söylüyordunuz Ama, bilinmeyen bir gece hususundaki gayretlerini görünüz; nasıldır! Ya ben o geceyi onlara bildirmiş olsaydım, o zaman gayretleri nasıl olurdu?!" der Bu durumda da, Cenâb-ı Hakk'ın, "Ben, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum" (Bakara, 2/30) ayetinin sırrı teselli olmuş olur
Kadir Günü
Alimler, bu gecenin gündüzünün de gece gibi olup olmadığı hususunda ihtilaf etmişlerdir Bu cümleden olarak Şa'bi, "Evet, bu gecenin gündüzü de gecesi gibidir" demiştir Belki de, bunun sebebi, geceleyin zikredilmesiyle gündüz-lerin de anlaşılmış olmasıdır Bir kimsenin, iki gece itikafa girmeyi nezretmesi halinde, bizim, bu kimseye, o iki gecenin gündüzünü de itikafta geçirmesini gerekli görmemiz, işte bu hususa dayanır Çünkü Cenâb-ı Hak, "Gece ile gündüzü birbiri ardınca getirendir" (Furkan, 25/62) buyurmuştur Bu, "Gece gündüzün, gündüz de gecenin-yerini tutar, onun peşinden gelir" demektir
Fahruddîn er-Râzî - "Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb"