MücriM
Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz? 112
MücriM
Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz? 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz? Empty
MesajKonu: Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz?   Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz? EmptyPerş. Eyl. 17, 2009 12:22 pm

Soru
Mütevazilik hakkında bilgi verir misiniz? Kendine güven duygusu ile mütevaziliği nasıl uyuşturmalıyız. Biri ön safta (planda) olmak diğeri arka da...? Müslümanın kendine güven duyması ne derece olmalı? Güven; kendine duyulmalı mı ki, Allah'a güven esas değil midir biz de?
Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz? Editor-ikonTevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz? Soru-gidis 16-Eylül-2009 - 11:54:45
Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;



Güven duygusu ile tevazu arasında bir çelişki yoktur. Yeter ki bu iki erdemin kaynağını yanlış tespit etmeyelim. Bizim anlayabildiğimiz kadarıyla, Allah’a ve ahirte gününe iman eden bir insanın güven duygusu da, tevazu duygusu da Allah’a göre şekillenir. Çünkü, insanın mütevazı olmasını sağlayan kulluk şuuru olduğu gibi, güvenini sağlayan da kulluk yaptığı Allah’a karşı beslediği husn-ü zandır, güzel duygulardır.

Buna göre inanan insanın kulluk şuurundan fışkıran tevazuu, bir pintilik, bir beceriksizlik, bir zafiyetin simgesi olmadığı gibi, Allah’tan ümit ettiği yardım ve inayetten ötürü kendisinde hissettiği güven duygusu da bir şımarıklık, bir gurur nişanesi değildir.

Kur’an-ı Kerimde sıkça hatırlatılan “Allaha tevekkül” mesajı, müminin kendine olan güveninin kaynağı Allah olduğunu ders vermektedir.

“(Resulüm! Yapacağın) İşler hususunda onlarla istişâre et. Kararını verdiğin zaman da artık (çekingen davranma), Allah’a güven ve ona tevekkül et! Şüphesiz ki Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever”(Ali İmran, 3/159) mealindeki ayette adeta tevazu ile güven bir arada ders verilmiştir. Çünkü, maddî-manevî bir devlet reisi olan Hz. Peygamber (a.s.m)’in –vahyin olmadığı konularda- diğer insanlarla meşveret yapması çok güzel bir tevazuun belgesi olduğu gibi, işe karar verdikten sonra çekingen davranmayıp Allah’a olan bağlılığını pekiştiren bir tevekkül içerisinde gereken hedefe kilitlenmesi de bir güvenin nişanesidir.

Güvenin sınırı iki şekilde çizilmelidir.

Birincisi maddî sınır: Maddî bir alemde yaşayan insan oğlu, Allah’ın –Hakîm isminin bir tecellisi olan- sebepler dairesindeki carî olan kanunlarına riayet etmekle kazanılan bir güven duygusu isabetli bir duygu olur. Bu sebeplere riayet etmeden bir güven duygusuna kapılmak, realiteden değil hayalî bir kuruntudan kaynaklanır.

İkincisi manevî sınır: Kişinin kendine olan güveni Allah’a olan güveninden kaynaklandığı sürece bu güven duygusu övgüye layık bir duygu olur. Allah’a olan irtibatın zayıflaması nispetinde bu güven nefsi okşayan bir gurura, temeli olmayan bir kuruntuya yol açar.

Tevazuun sınırını da iki şekilde değerlendirmek mümkündür:

Birincisi: Allah’la irtibatlı olarak gelişen tevazu. Bu kulluk şuurundan kaynaklanan ve Allah’ın büyüklüğünü kavramaktan ileri gelen, kendinde –bağımsız olarak- herhangi bir meziyet düşünmeyen kimselerin ortaya koyacağı tevazudur ki övgüye layık olan budur.

İkincisi: Allah’la irtibatlı olmayan, sebeplere karşı aşırı bağlılıktan kaynaklanan, her şeyin dizgini elinde, her şeyin anahtarı yanında olan Allah’ı düşünmemekten beslenen, gafletin ürünü olan bir tevazudur ki, tevazudan çok dalkavukluk adına daha yakışır. Bunun sahibi, maksadına olaşmak için haysiyet ve onurunu ayaklar altına almaktan, en adi bir sebep karşısında zillet göstermekten asla çekinmez.

Ayrıca, yerine göre tevazu zillet, güven de gurur sayılır. Masası başında bir yetkilinin gösterdiği vakar ve o vakardan kaynaklanan güven duygusu övgüye değer iken, aynı tavrı evinde sergilediğinde şımarık bir pozisyona girer. Keza, bir yetkilinin çoluk çocuğu arasında gösterdiği tevazu takdire şayan bir erdemlik olduğu halde, aynı tavrını makamında göstermesi, tevazudan çok bir zillet ve pintilik ifadesi olur.
Selam ve dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Tevazu göstermekle kendine güvenmek duygularını nasıl dengede tutabiliriz?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Alçak Gönüllülük ve Tevazu
» Kendine gelince önce namazı sordu
» ..Her Güne Bir Hadis-i Şerif..
» Herkes Kur'an'dan kendine bir mesaj almaya çalışmalı
» Ruhlar Nasıl Kabzedilir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Soru-Cevap ve Güncel Fetvalar-
Buraya geçin: