aSuDe Admin
Rep Puanı : Mesaj Sayısı : 2142 Site Aktifliği : 6286 Kayıt tarihi : 24/09/08 Yaş : 39
| Konu: Esmaül Hüsna dan SeçmeLer.. Salı Mart 16, 2010 12:40 pm | |
| Rahman: Bütün Yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden
Rahim: Çok merhamet eden, büyük nimetler veren. [/size]Adil: Herkese hakkını veren, Afüv: Günahları affedip sâhibini cezâlandırmaktan vazgeçen Âhir: Varlığının sonu olmadığını belirtir ve insanlara vadettiği sonsuz hayâtı veren Alîm: Bilgisi sonsuz olan, herşeyin farkında olup en ince noktasına kadar bilen Aliyy: Yüksek, büyük ve yüce, güçte, bilgide, hükümde, irâdede ve diğer bütün yetkin sıfatlarında üstün olan Allah: Kendisinden başka ilah olmayan "O" ilah. El-İlah'dan türemiştir.Diğer isimleri kapsar. Azîm: Çok yüce ve sınırsız ve kayıtsız büyüklük, üstünlüğün tek sâhibi, pek azametli olan, yüce. Azîz: İzzet sâhibi, mağlup edilmesi imkânsız olan, her şeye galip olan. Bâis: Ölüleri dirilten, her canlıyı ölümünün ardından yeniden dirilten. Bâkî: Süreklilik sâhibi, sonsuza kadar kalan, sonsuz. Bâri: Yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizâm üzere yaratan, olgunlaştırarak birbirinden farklı niteliklerde meydana getiren, âzâ ve cihazını birbirine uygun yaratan. Basîr:Herşeyi her yönüyle eksiksiz gören, yarattıklarına da görme duyusunu veren. Bâsit: Her hayrı veren, lütuf ve rahmetini kullarına yayan, dilediğine bolluk veren. Bâtın: Gizli, cisim olarak görülmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir. Bedî: Emsalsiz, acâyip ve hayret verici âlemler yaratan. Berr: İyilik ve güzellik, bağışta bulunma, kullarına yardımcı olma Câmi: İstediğini istediği şekilde, istediği zaman, istediği yerde toplayan. Cebbâr: Azamet ve kudret sâhibi, istediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan. [center][center] Celîl: Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır.Güzeller güzeli. Dâr: Zarar verici şeyler yaratan Evvel: Herşeyden önce, öncelerin öncesi, başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi olmayan Fettâh: Kulların her türlü güçlük ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran Gaffâr: Kullarının günâhlarını tekrar tekrar affeden ve çok bağışlayan yüce varlık Gafûr: Mağfiret eden, suçları bağışlayan, affeden. Ganî: Çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan. Habîr: Her şeyden haberdâr olan, herşeyin iç yüzünden ve gizli tarafından her yönüyle bilen Hâdî: Hidâyete kavuşturan, kulunu hayırla muvaffak kılan. Hâfıd: Allah'ın emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları; rezil, perişan eden. Hafîz: Muhafaza eden, koruyup saklayan, yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp, herşeyi belli vaktinde âfet ve belâlardan koruyan. Hakem: Hikmet sâhibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözeten, hükmeden. Hakîm: Herşeyi inceliğiyle bilip buna göre emir ve yasakları vâzeden, buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olan Hakk: Varlığı hiç değişmeyen, hiç yok olmayan ve gerçek olan. Hâlik: Yaratıcı olan, yokdan var eden. Halîm: Acele etmeyen, günahkârların cezâsını vermeye güç yetirdiği onlara yumuşak davranarak cezâlarını geriye bırakan, hilmi çok olan Hamîd: Çok övülen, övgüye en çok layık olan. Hasîb: Herkesin yaptıklarını tâkdir eden, yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesâba çekerek yaptığının karşılığını veren Hayy: Ezelî ve ebedî diri olan, uyuklama, yorulma gibi noksanlıklardan uzak olan. Kayyüm: Herşeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, herşeyi emri altına alıp tutan Kadir: Kudret sâhibi, tükenmez kudreti olan, istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olan Kahhâr: haddi aşanları çok şiddetli kahreden. Kaviyy: Kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sâhibi olan Kayyûm: Yarattıklarının işini çeviren, her işleneni bilen, evveli olmayan. Kebîr: çok büyük Kerîm: Cömert, kerem sâhibi; muktedirken affeden, cömertlik duygusunu veren, va'dini yerine getiren, çok ikrâm edici Kuddûs:Her türlü hatâ, gaflet ve âcizlikten, eksiklikten uzak, mutlak kemâl sâhibi Latîf: En ince işlerin bile bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nûfuz edilemeyen en ince şeyleri de yapan Mâcid: Ulu ve cömert, şânı yüce anlamlarını taşımaktadır. Kadri ve şânı büyük, kerem ve müsamahası bol. Mâlik-ül Mülk: Mülkün ebedî ezelî sâhibi. Mâni: Bâzı şeylerin meydana gelmesine müsâde etmeyen, engelleyen. Mecîd: Şan, şeref, büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir. Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73). Şanı, şerefi çok üstün olan. Melik: Mülkün sâhibi, mülk ve saltanatı devamlı olan. Metîn: Metânetli, kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş zor gelmeyen, pek güçlü demektir. Mu'ahhir: Herşeyden sonra yine var olan; O'na uymayanları zelîl edip arkada bırakan, istediğini geri koyan Mucîb: O'na yalvaranların isteklerine icâbet eden ve karşılık verendir, teklifleri bilen Muğnî: Dilediğine zenginlik veren, ihtiyaçlarını gideren, zengin kılan. Muhsin: Çokça veren, sonsuz düşünülse bile herşeyin sayısını her yönüyle bilen Muhyî: Dirilten, canlandıran ve hayat veren
| |
|