MücriM
Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 2  112
MücriM
Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 2  112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 2  Empty
MesajKonu: Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 2    Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 2  EmptyPerş. Şub. 03, 2011 9:03 pm

hikmet.net
08.12.2009



5- Kur’an Okunan Yer ve Zamanın Önemi

Kur’an okunan mekân önemlidir. Nitekim mescidde okunan Kur’an mekânın şerefinden dolayı daha sevap olduğu gibi, hamam ve tuvalet gibi temiz olmayan yerlerde Kur’an okumak mekruhtur. Gafletin galebe çalabileceği endişesiyle yollarda Kur’an okunmasını da mekruh görenler vardır. Ruhsuz bir şekilde ve gaflet içinde Kur’an okumanın gafleti arttıracağına dair hassasiyet edalı beyanlarda bulunan âlimlerimiz de olmuştur. Dolayısıyla Rabbiyle baş başa kalabilmek için mümkün olduğu kadar sükûnetin hâkim olduğu yerlerde ve insanlardan tenha mekânlarda Kur’an okunmalıdır.

Diğer yandan kişinin uyanık ve dinç bulunduğu bir zamanda Kur’an okuması da önemlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Sizden biri geceleyin kalkınca Kur'ân diline dolaşıp ne dediğini anlamamaya başlayınca hemen yatsın” (Müslim, Müsâfirin 223) buyurarak bu hususa dikkat çekmiştir. Çünkü uykulu veya aşırı yorgun olan bir kimse, Kur’an’ı eksik veya yanlış okuyabilir.

Bir de kalb, dünya meşgalelerinden azade bulunduğundan dolayı geceleyin Kur’an okumak daha faziletlidir. Allah Resûlü (s.a.s): “Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kısmını okumadan uyursa bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde, sanki gece (mûtad vaktinde) okumuş gibi aynı sevâba nail olur” (Müslim, Musâfirin 142) buyurmak suretiyle gece okunan Kur’an’ın faziletine dikkat çekmiştir.

İmam-ı Rabbani Hazretleri, kemâlât ve hayırlara vesile olması sebebiyle Ramazan ayında Kur’an’ı hatmetmenin sünnet olduğunu ifade ettikten sonra, Ramazan ayının gündüzlerinde bulunan bereketle gecelerinde bulunan hayırların diğer aylarınkine benzemediğini ifade etmiştir. Buradan da anlaşıldığı üzere üç aylarda özellikle de Kur’an ayı olması hasebiyle Ramazan ayında Kur’an okumanın ayrı bir fazileti vardır.

6- Tilavete Başlamadan Önce Euzü Besmele Çekmelidir

Kıraate başlamadan önce istiaze okunmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de: “فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ Şimdi, Kur’ân okuyacağın zaman, o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl Suresi, 16/98) buyrulmak suretiyle kıraatten önce istiaze emredilmiş olsa da, bunun hükmü hakkında ihtilaf edilmiştir. İmam-ı Sevri ve Atâ gibi bazı fukaha istiaze okumayı vacip görseler de cumhur-u fukahaya göre bunun hükmü müstehabtır.

Seleften bazıları istiazeden sonra “رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ Ya Rab­bî! Şey­tan­la­rın ves­ve­se­le­rin­den, on­la­rın ya­nım­da bulunmalarından Sa­na sı­ğı­nı­rım!” ayetiyle (Mü’minun Suresi, 23/97-98), Nas suresini okumayı güzel görmüşlerdir.

Kıraate yeni başlayan bir kimsenin, ister sure başından ister sure ortasından başlasın istiaze okuması gerekir. Okunan ayetin hükmünü araştırmak, tecvidi ve tefsiri üzerinde durmak gibi kıraatle ilgili bir sebepten dolayı kıraatine ara veren bir kimse, tekrar kıraate başladığında istiazeyi tekrarlaması gerekmez. Ama kıraatle ilgisi bulunmayan bir işten dolayı kıraatine ara veren kimsenin Kur’an okumaya devam etmeden önce yeniden istiaze okuması gerekir.

Kıraat İmamları sure başlarında bulunan besmelenin okunması hususunda ittifak etmişlerdir. Bundan dolayı kıraatine sure başından başlayan bir kimse besmeleyle başlamalıdır. Berae suresinin başında besmele bulunmadığından dolayı, yalnız bu surenin başından kıraatine başlayan kimse besmele çekmez. Kıraatine sure ortasından başlayan kimse besmele çekip çekmemekte muhayyerdir. Hüküm itibariyle böyle olsa da sure ortasından kıraate başlandığında da her hayrın başı olan besmeleyi çekmek daha uygundur.

7- Kur’an Tertil Üzere ve Tecvid Kaidelerine Uygun Okunmalıdır

Tertil, Kur’an’ı teenni ile acele etmeden yavaş yavaş ve tane tane okumak, harf ve harekeleri açık seçik bir şekilde çıkarmaktır. Elmalılı da Kur’an’ın tertil ile okunması hakkında şöyle demiştir: “Kur’an’ın tertîli, onun her harfinin, edasının, nazmının, manasının hakkını doyura doyura vererek okunmasıdır.” Böyle bir okuyuşta harfler tam mahreçlerinden çıkarılır, harflerin kalınlık, incelik, yumuşaklık veya kalkale gibi özelliklerine dikkat edilir, uzatma, kısaltma ve tutmalar yerli yerince eda edilir. Kur’an’ı tertil üzere okumak için tecvid kaideleri iyi bilinmelidir. Çünkü tecvid ilmi, harflerin mahrec ve sıfatlarına uymak suretiyle, Kur’an-ı Kerim’i hatasız okumayı öğreten bir ilimdir.

Kur’an tilavetinin asıl maksadı, ayetlerden Cenab-ı Hakk’ın muradını anlamaya çalışmak olsa da öncelikle yapılması gereken Kur’an’ı kural ve kaidelerine uygun olarak ve teenni ile okumaya çalışmaktır. Çünkü lafızlar, mana ve muhtevanın kalıplarıdır. Diğer yandan tilavet edilen Kitab’ın Allah kelamı olduğu ve onun da en güzel surette okunması gerektiği unutulmamalıdır. Aslında Kur’an’ın mana derinliklerine nüfuz edebilmek de bir yönüyle Kur’an’ın tertil üzere okunmasına bağlıdır. Allah Teala Hazretleri: “ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلاً Kur’ân’ı tertîl ile, düşünerek oku” (Müzzemmil Suresi, 73/4), başka bir ayet-i kerimede de: كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلاً Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk” (Furkan Suresi, 25/32) buyurmak suretiyle Kur’an’ın tertil (tecvid) üzere okunmasını emretmiştir.

Burada emrin hususi oluşu, hükmün umumiliğine mani değildir. Bundan dolayı Kur’an’ı tecvid kaidelerine uygun olarak okumak bütün Müslümanlar üzerine terettüp eden bir farzdır. Bu konuda İbnü’l-Cezeri şöyle demiştir: “Tecvid öğrenmek ve ona riayet etmek kat’î bir farzdır. Kim Kur’an’ı tecvidsiz okursa günahkâr olur. Çünkü Allah onu tecvidle indirdi ve bize kadar da bu şekilde geldi. Tecvid, tilavetin süsü, eda ve kıraatin de zinetidir.” Tecvit ilmini öğrenmek farz-ı kifaye olsa da uygulamak farz-ı ayndır. Özellikle de farz-ı ayn olan tecvit, Kur’an’ı harflerin yapılarını değiştirmeden ve manayı da ifsad etmeden tilavet etmektir.

Kur’an’ı kural ve kaidelerine uygun bir şekilde okumayı öğrenebilmek için üç husus çok önemlidir. Birincisi, eskilerin fem-i muhsin dedikleri okuyuşu düzgün bir hocadan ders almak. İkincisi, Kur’an tilavetini öğrenmeye çalışan kimsenin doğru telaffuz edebilmesi için kendisini zorlaması. Üçüncüsü de, yine ağzı düzgün ve Kur’an’ı tekellüfsüz okuyan karîleri dinlemek suretiyle kulak dolgunluğu olması.

Bütün bunlarla beraber Kur’an’ı güzel okuyamayan kimse onu okumayı terk etmemeli ve bir taraftan Kur’an okumaya devam ederken bir taraftan da onu daha güzel okuyabilmenin gayreti içinde olmalıdır. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Kur'ân'da mâhir olan (hıfzını ve okuyuşunu güzel yapan), Sefere denilen kerîm ve mutî meleklerle berâber olacaktır. Kur'ân'ı kekeleyerek zorlukla okuyana da iki sevap vardır” buyurmuştur. (Buhârî, Tevhid 52)

8- Kur’an’ı Sesli veya Sessiz Okumak

Kur’an’ın sesli veya sessiz okunabileceğine dair rivayetler vardır. Nitekim Abdullah b. Ebî Kays Hz. Aişe Validemiz’e Allah Resûlü’nün Kur’an’ı sesli mi yoksa sessiz mi okuduğunu sormuş, Hz. Aişe de (r.a): “Her iki şekilde de okurdu: Bazen gizli, bazen sesli” şeklinde cevap vermiştir. Soru soran sahabi bu cevap üzerine: “Bu işte genişlik yaratan Allah’a hamdolsun” demiştir. (Tirmizî, Salât 330)

Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de: “ وَلَا تَجْهَرْ بِصَلَاتِكَ وَلَا تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلًا Na­ma­zın­da se­si­ni pek yük­selt­me, ama iyi­ce de kıs­ma, iki­si­nin ara­sı bir yol tut” (İsra Suresi, 17/110) buyurarak Kur’an tilavetinde orta yolu tutmamızı istemiştir. Peygamber Efendimiz de (s.a.s) mescitte itikafa girdiği esnada cemaatin sesli olarak Kur’an okuduklarını işittiğinde perdeyi aralayıp onlara şöyle demiştir: “Bilin ki, herkes Rabbine hususi şekilde münacatta bulunuyor, birbirinizi (seslerinizle) rahatsız etmeyin. Biriniz okurken diğerinin kıraatini bastırmasın.” (Ebu Dâvud, Salât 315) Buna göre Kur’an okuyan kişi öncelikle sesini aşırı yükseltmek suretiyle başkalarına rahatsızlık vermemeye dikkat edecektir.

Diğer yandan İmam Gazzâli, Kur’an’ı Kerim’i sesli veya sessiz okumanın faziletine dair hadisleri rivayet ettikten sonra bunları şu şekilde te’lif etmiştir: “Kur’an’ı sessiz okumak riya ve gösterişten daha uzaktır. Dolayısıyla riya korkusu olan bir kimsenin tilavetini sessiz yapması daha faziletlidir. Böyle bir korku olmazsa ve namaz kılan bir kimseyi şaşırtma da söz konusu değilse, kıraatin sesli yapılması daha faziletlidir. Çünkü sesli okuyan kimse daha fazla külfete girdiği gibi, okuduğu Kur’an’dan sadece kendi değil başkaları da istifade eder. Aynı zamanda sesli okumak, kalbi uyandırır, kârinin kulağını başka şeyleri dinlemekten men ettiği için, onun Kur’an’ı tefekkür üzerine yoğunlaşmasını temin eder ve uykuyu kaçırır. Sesli okuyuş kıraat için kişinin aşk u şevkini arttırdığı gibi tembelliği de azaltır. Bir de sesli Kur’an okuyan bir kimseyi tembel ve gafil bir adam görerek gayrete gelebilir veya uykuda olan bir kimse uyanarak geceyi ihya edebilir.”

Aslında aynı durumun bir yönüyle diğer nafile ibadetlerde de geçerli olduğunu ifade edebiliriz. Nitekim Efendimiz (s.a.s): “Kur'ân'ı cehren (açıktan) okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'ân'ı gizlice okuyan, sadakayı gizlice veren gibidir” (Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân 20) buyurmak suretiyle bu hususa dikkat çekmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 1
» Kur'an-ı Kerim'i Okuma Adabı - 3
» Çoçuğa isim koyarken Kuran'da yer alan isimler mi konmalı yoksa anlamı güzel olupta Kuran'da geçmeyen isim de konabilir mi?
» Kur’an Kerim Okuma Şerefi
» Yürüyüş Adabı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Kur'an-ı Kerim-
Buraya geçin: