MücriM
Nasıl bir namaz kılmak istersiniz? 112
MücriM
Nasıl bir namaz kılmak istersiniz? 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Nasıl bir namaz kılmak istersiniz?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Nasıl bir namaz kılmak istersiniz? Empty
MesajKonu: Nasıl bir namaz kılmak istersiniz?   Nasıl bir namaz kılmak istersiniz? EmptyC.tesi Tem. 25, 2009 9:08 pm

Namazda iken nasıl bir tesbih, nasıl bir tekbir, nasıl bir tahmid etmek istersiniz?
"Namazı yaşayanlar" isimli kitabın yazarı Said Demirtaş’a sordum:
– Namazda iken nasıl bir tesbih, nasıl bir tekbir, nasıl bir tahmid etmek istersin?
O günlerde her birinin destansı bir ibadet hayatı olan İs­lâm büyükleri üzerinde yoğunlaşmış, gece gündüz onları düşü­nür olmuştu. Derlediği olayları kafasına nakşediyordu. Zih­­­nindeki namaz karelerini hızla tarayıp çok hoşuma giden şu cevabı verdi:
– Veysel Karanî gibi tesbih, Bediüzzaman Hazretleri gibi tekbir, Hz. Muaviye (r.a.) gibi tahmid etmek isterim.
Hemen peşinden ikinci sorum geldi:
– Niçin onlar gibi?
– Çünkü, dedi, Veysel Karanî, gece sabaha kadar secdede Allah’ı tesbih etmiş; Bediüzzaman Hazretleri namaza başlama tekbirini aldığında bulunduğu bina sarsılmış; Hz. Mu­aviye (r.a.) rükûdan sonra “Rabbenâ lekelhamd” diyen ilk kişi ve kıyamete kadar bütün mü’minlerin böyle hamd etmesine vesile olmuş.
Onun birkaç cümleyle özetlediği bu ve bunlar gibi pek çok şahsiyetin namazdaki hâllerini uzun uzun okuduktan sonra hayretten hayrete düşecek, sayısız ibretle dolup taşacak, derin düşüncelere dalıp gideceksiniz.
Acaba size, “Nasıl bir namaz kılmak istersiniz?” diye sorsam ne cevap verirsiniz?
Hani şu namaz kılan her mü’minin arzusu, özlemi ve hedefi olan “mükemmel ve huşû içinde” bir namaz için kimleri örnek almak istersiniz?
Namazı hayatın odağına yerleştirmek, onu her işten önem­li ve değerli görmek, onun yolunda fedakârlığın zirvesine yükselmek için hangi zâtlara benzemeye çalışırdınız?
Meselâ, her gece namaz kılmaktan ayakları şişen, bazen ayakta, rükûda ve secdede saatlerce Kur’ân ve dua okuyan Pey­gamber Efendimizin (a.s.m.) namazından bir zerrecik yan­sımanın, sizin de namazınıza misafir olmasını ister misiniz?
Hz. Ali Efendimiz (r.a.) gibi, ayağındaki okun çıkarılması için ameliyat olurken hiçbir şey duymayacak bir huşû ve huzura azıcık da olsa yaklaşmayı düşünür müsünüz?
Kafkas Kartalı Şeyh Şamil gibi, savaşta ağır yaralandığı için 25 gün komada kalıp uyandığı ilk anda, namazı soracak kadar bir şuurdan nasiplenmeyi arzu eder misiniz?
Ya Abbad bin Bişr’e (r.a.) benzemeye var mısınız?
Hani nöbetçilik yaparken gece namazına duran ve vücuduna üç ok saplanmasına rağmen, “Resulullah’ın (a.s.m.) verdiği görevi aksatma korkum olmasaydı, ölünceye kadar namazıma devam edecektim” diyen sahabe gibi davranır mısınız siz de?
Namaz kılarken üzerindeki kaftanının çalındığını fark etmeyen, içinde namaz kıldığı caminin çöken kubbesinden haberi olmayan, namazda gözüne saplanan bir çöpün acısını hissetmeyen, kendisini sokan arıların vızıltısını duymayan zirve şahsiyetlerin şuurundan, duyarlılığından, kendini tam anlamıyla Allah’a vermelerinden hissedar olmak ister misiniz?
– Elbette, kim istemez ki, diyen sesinizi duyar gibiyim.
Ama hemen arkasından:
– Biz kim, onlar kim? Aramızda ferşten arşa kadar bir me­sa­fe var. Biz onlar gibi olamayız ki, diyorsunuz.
Peki, mükemmel ve muhteşem bir namaz için hiç çaba gös­terdiniz mi?
Başarmak için önce hedef belirlemek gerekir. Nasıl ve kim gibi namaz kılmak istiyorsunuz?
Önce onları öğrenmek, özlem duymak, onlara benzemek arzusunu uyandırmak lâzım...
Meselâ, elli beşinci haccında Kâbe’nin içine girerek iki rekâtlık namazda bir Kur’ân hatmi yapan İmam-ı Azam gibi olmasa da, bir rekâtta bir Yasin, bir Tebâreke okumayı denediniz mi hiç?
Namaz kılarken “O gün size verilen nimetlerden sorgulanacaksınız” anlamındaki ayeti okurken saatlerce gözyaşı döken İmam-ı Mâlik kadar olmasa da, sakin bir ortamda namaz kılarken birkaç damla gözyaşı dökmeye çalıştınız mı?
Bir vakit namazı kaçırınca, bir sabah namazına kalkamayıp yüreği yanarak hıçkıra hıçkıra ağlayan Bayezid-i Bestamî Hazretleri gibi, gün boyunca acılar içinde kıvrandınız mı?
Sanmayın ki, namazda bu tür harika şeyler yaşayanlar sadece eski asırlarda kaldı.
Sanmayın ki, namaz kılmak için bir anda Üsküdar’dan Kâ­be’ye giden Aziz Mahmud Hüdâî gibi maneviyat kahraman­ları bugün yok.
Sanmayın ki, yaralıyken bile namazını kılan Hz. Ömer (r.a.) gibi ibadet fedakârları artık tarihe karıştı.
Sanmayın ki, hayatı boyunca hiç namazlarını kazaya bırakmayan Sultan Bayezid-i Velî gibi namaz müdavimlerine rastlamak imkânsız.
Bugün de ibadette zirve olan muhteşem zâtları taklit eden, onlar gibi olmaya çalışan, bir nebze de olsa onların halleriyle halleşmeye çalışan güzide insanlar var.
Siz de onlara katılmak ister misiniz?
Söz gelişi, Londra’da namaz kılarken bir anda kendisini Kâbe’de bulan Bekir Berk gibi, hayatı pahasına abdest alırken on düşman askerini esir eden fedakâr nefer gibi, savaş meydanında bile namaz kılmaktan geri durmayan kahraman asker gibi örnek alınacak güzide insanlar bugün de yaşıyor.
Çünkü ezelî ve ebedî olan ibadet ve namaz hakikati, kendisine sarılanlara ikram ve ihsanda bulunmaya, inayet ve himaye etmeye devam ediyor.
İşte yürekten isteyip hakkıyla çalıştığınızda, siz de onlardan birisi olabilirsiniz.
Kitaptaki yaşanmış namaz hikâyelerini okurken, “Acaba bu olaylar gerçekten olmuş mu?” diyeceğiniz yerler olabilir.
Öncelikle şunu bilin ki: Bedir Savaşı’nda canlarını hiçe sayarak cemaatle namaz kılan Müslümanlara üç bin melekle yardım eden mucizeler sahibi Rabbimiz, namaz sevdalılarına sayısız ikram ve ihsanda bulunabilir. O isterse, neler olmaz ki?
Bununla birlikte kitaptaki olaylar, Kur’ân’dan, sahih hadislerden, güvenilir menkıbe kitaplarından alınmıştır.
Kaldı ki, biz bu harika olaylardan herhangi bir hüküm çıkarmayacağız. Tergib ve terhibde, yani günahlardan kaçındırıp korkutmak ve hayırlı işlere teşvik etmek için zayıf olaylardan bile yararlanmakta sakınca yoktur.
Burada şu soru aklınıza gelebilir:
İçinde harikalık olmayan namaz, namaz değil mi? Bir ikram, bir inayet, bir muhafaza eseri olmayan namaz, gerçek namaz olmaz mı?
Bunu asla söyleyemeyiz.
Çünkü önemli olan namazı, Kur’ân’da ve hadislerde bildirildiği gibi kılmaktır. Dinimizin namaz için istediği asgarî şartları yerine getirenler, inşaallah namaz vazifesini yerine getirmiş olurlar.
Ancak namaz öyle büyük bir okyanustur ki, onun sadece kıyılarında gezinmek yerine uçsuz bucaksız ötelerinde ve derinliklerinde kulaç atmak, sayısız cevherleri keşfetmek için ça­ba harcamak gerekir.
Nasıl ki, bir meyve çekirdeğinden meyveli bir ağaca kadar birçok mertebe vardır. Hepsinde de ağacın özellikleri bulunur. Namazda da bundan daha fazla derece vardır. En basit namazdan Peygamberimizin (a.s.m.) namazına kadar nihayetsiz mertebelerde yükselmek için gayret edersek, bugünkü namazımız dünkünden, yarınki namazımız da bugünkünden daha faziletli ve kaliteli olur.
Zaten âyet ve hadisler, huşû içinde namaz kılmak için bizi teşvik etmektedir. Huşu, namazın gerektirdiği saygı, huzur, edep ve bilinç hâlidir. İnşaallah bu kitaptaki örnekler, sizi huşû içinde namaz kılmaya teşvik edecektir.
Namazdaki kerametler, harikalıklar, inayetler, hiçbir zaman maksud-u bizzat olamaz. Namaz kılan bir mü’minin asıl gayesi, Rabbine ibadet etmektir; harikalıklar göstermek değil.
Ancak bazen Rabbimiz, namaz için çırpınan bir mü’mine, ikram ve ihsanlarda bulunur, namaz kılarken onu korur, kıl­mak için gayret ederken fırsatlar yaratır, bazı harikalıklar verir.
Bunlar tamamen namazın bir kerameti, Rabbimizin bir ih­sanıdır.
Asla, “Ben de ne güzel namaz kılıyormuşum, amma da fedakârmışım” gibi böbürlenmemek gerekir.

Cemil Tokpınar (Namazı Yaşayanlar Kitabı Önsözünden)

KAYNAK : Namazı yaşayanlar - Said Demirtaş
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Nasıl bir namaz kılmak istersiniz?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ya Namaz kılmak farz olmasaydı?
» Ya Namaz Kılmak Farz Olmasaydı ?
» Siz de 5 Vakit Namaz Kılmak İster misiniz?
» Müslümanım Diyen Bir İnsan Niçin Namaz Kılmak İstemez?
» Namaz iyidir. Fakat hergün hergün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Namaz-
Buraya geçin: