MücriM
Aczini Bilmekte Rahmet Vardır 112
MücriM
Aczini Bilmekte Rahmet Vardır 112
MücriM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Tut Elimden Tut Ki Edemem Sensiz Rabbim..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.'' (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir'' (Tirmizî, İlm, 14)
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.(Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.(Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10)

 

 Aczini Bilmekte Rahmet Vardır

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MücriM
Admin
MücriM


Mesaj Sayısı : 1746
Site Aktifliği : 5282
Kayıt tarihi : 24/09/08

Aczini Bilmekte Rahmet Vardır Empty
MesajKonu: Aczini Bilmekte Rahmet Vardır   Aczini Bilmekte Rahmet Vardır EmptyPerş. Tem. 16, 2009 10:21 am

Aczini Bilmekte Rahmet Vardır 59119


Bismillahirrahmanirrahim

DÖRDÜNCÜ NÜKTE

İnsan, şu kâinat içinde pek nâzik ve nâzenin bir çocuğa benzer. Zaafında büyük bir kuvvet ve aczinde büyük bir kudret vardır. Çünkü, o zaafın kuvvetiyle ve aczin kudretiyledir ki, şu mevcudât, ona musahhar olmuş.

Eğer insan zaafını anlayıp, kâlen, halen, tavren duâ etse ve aczini bilip istimdâd eylese, o teshîrin şükrünü edâ ile beraber, matlûbuna öyle muvaffak olur ve maksadları ona öyle musahhar olur ki, iktidar-ı zâtîsiyle onun aşr-ı mîşârına muvaffak olamaz. Yalnız, bâzı vakit, lisân-ı hal duâsıyla hâsıl olan bir matlûbunu, yanlış olarak kendi iktidarına hamleder. Meselâ, tavuğun yavrusunun zaafındaki kuvvet, tavuğu arslana saldırtır. Yeni dünyaya gelen arslanın yavrusu, o canavar ve aç arslanı kendine musahhar edip, onu aç bırakıp kendi tok oluyor. İşte, cây-ı dikkat, zaaftaki bir kuvvet ve şâyân-ı temâşâ bir cilve-i rahmet!..

Nasıl ki, nazdar bir çocuk, ağlamasıyla, ya istemesiyle, ya hazin haliyle, matlûblarına öyle muvaffak olur ve öyle kavîler ona musahhar olurlar ki, o matlûblardan binden birisine, bin defa kuvvetciğiyle yetişemez. Demek zaaf ve acz, onun hakkında şefkat ve himâyeti tahrik ettikleri için, küçücük parmağıyla kahramanları kendine musahhar eder. Şimdi, böyle bir çocuk, o şefkati inkâr etmek ve o himâyeti ittiham etmek sûretiyle, ahmakâne bir gururla, "Ben kuvvetimle bunları teshîr ediyorum" dese, elbette bir tokat yiyecektir.

İşte, insan dahi, Hâlıkının rahmetini inkâr ve hikmetini ittiham edecek bir tarzda küfrân-ı nimet sûretinde, Kârun gibi "Ben kendi ilmimle, kendi iktidarımla kazandım" (Kasas Sûresi: 78.) dese, elbette sille-i azaba kendini müstehak eder. (Sözler 23. Söz sh.296)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

NÂZENİN : İnce, nâzik, latîf, nazlı.
ZAAF : Zayıflık, iktidarsızlık, kudretsizlik.
ÂCZ : Güçsüzlük, kudretsizlik.
MEVCUDÂT : Yaratılmış olan, mevcut olan şeyler; varlıklar.
MUSAHHAR : Emre verilmiş, itaatkâr, fethedilmiş, birine bağlanmış.
KÁLEN : Söylemek sûretiyle; söyleyerek; sözle.
HÂLEN : Tavır, hareket, davranış veya durum olarak.
TAVREN : Hareket olarak, davranış olarak, tavırla.
İSTİMDAD : Medet ve yardım istemek.
TESHÎR : İtaat ettirmek, boyun eğdirmek, emir altına almak.
ŞÜKR : (Şükür) Allah'ın (C. C.) nimetlerine karşı memnunluk göstermek. Allah'a teşekkür.
EDÂ : Yerine getirme, ödemek
MATLUB : Talep edilen. İstenen.
MUVAFFAK : Başarılı.
MAKSAD : Ana fikir; kastedilmiş, istenilen şey.
İKTİDÂR-I ZÂTÎ : Kendi gücü, kendi kudreti.
AŞR-I MÎŞÂR : Onda birin onda biri, yüzde bir.
İKTİDÂR : Güç, kuvvet.
HAMLETMEK : Yüklemek, yüklenmek, isnad etmek.
CÂY-I DİKKAT : Dikkat edilecek nokta; dikkat edilecek yer veya şey.
ŞÂYÂN-I TEMÂŞA : Seyretmeye değer.
CİLVE-İ RAHMET : Rahmet tecellîsi,görüntüsü.
HAZİN : Hüzün veren, acıklı, kederli.
KAVÎ : Kuvvetli, sağlam, metin, zorlu.
ŞEFKAT : Karşılıksız, samimi sevgi besleme; başkasının kederiyle alâkalı olma, acıyarak merhamet etme.
HİMÂYET : Koruma, korunma.
TAHRİK : Harekete geçirme; kışkırtma.
HÁLIK : Yaratıcı, herşeyi yoktan yaratan Allah.
İTTİHAM : Suçlama; suçlu duruma düşürme.
TARZ : Usul, şekil, üslûb.
KÜFRÂN-I NÎMET : Cenâb-ı Hakkın ihsan ettiği nîmetleri bilmeme ve hürmetsizlik etme, nankörlük.
SİLLE-İ AZÂB : Azab tokadı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mucrim.eniyiforum.org
 
Aczini Bilmekte Rahmet Vardır
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Gönülden gönüle bir pencere vardir
» Rahmet Bağı
» Rahmet Yolları
» Hızır (a.s.) kimdir ve ne gibi bir görevi vardır?
» Peygamberİmİz : Sevgİ ve Rahmet Elçİsİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MücriM :: Mânâ :: Risale-i Nur-
Buraya geçin: